Beyrut
Lübnan'da 4 Ağustos 2020'de meydana gelen ve Beyrut'un çehresini değiştiren büyük patlamayı yaşayanların acıları hala tazeliğini koruyor.
Orta Doğu'nun bu küçük ülkesinde 4 Ağustos'ta güne sıradan bir şekilde başlayan Lübnanlılar, saat 18.07'de akıllara durgunluk veren ve ardından ülkeyi, hala devam eden siyasi ve ekonomik krize sürükleyen büyük bir patlamayla sarsıldı.
Uzmanlar tarafından tarihin en büyük dördüncü patlaması olarak kabul edilen, 190'dan fazla can alan ve 6 binden fazla kişinin yaralanmasına neden olan Beyrut Limanı'ndaki patlamada kısmen ya da tamamen yıkılan binalar ise hala yaşanan dehşetin canlı tanıklığını yapıyor.
Patlamayla birlikte ülkede var olan siyasi ve ekonomik kriz de derinleşerek devam ediyor. Patlamanın sorumlularını bulmak için başlatılan soruşturmada ise henüz somut bir sonuç elde edilebilmiş değil.
Acı hikayeler hafızalarda ilk günkü gibi taze
Patlamadan önce Beyrut'taki Mar Mikhael Caddesi'ndeki bir evde eşiyle birlikte yaşayan Siham (60), yaşadığı şoku AA muhabirine anlattı.
Yaşanan patlamanın etkisiyle kırılan cam parçaları yüzüne, sırtına ve bacaklarına isabet eden Siham, "Ne olduğunu hatta yaralı olduğumu bile anlamadım. Sokağa indiğimde ikinci bir şok yaşadım. Her yer kan içindeydi her yerden çığlıklar ve ağlama sesleri geliyordu." dedi.
Ne yapacağını bilmez bir halde sokağa çıkan Siham, tanımadığı bir adamın kendisini hastaneye götürmek için arabasına aldığını ifade etti.
Siham, "3 hastane dolaştık, hepsi yıkılmıştı, ölüler ve yaralılar yollardaydı. Beyrut'taki hastanelerde tedavi olacak yer bulamadım. Biz de Beyrut'a yakın bir hastaneye gittik." diye konuştu.
Patlama anını çalıştığı hastanede yaşadı
Beyrut'un doğusundaki Eşrefiyye semtinde bulunan Er-Rum Hastanesi'nde hemşirelik yapan Seher Kamil ise önce küçük bir patlama sesi duyduklarını sonra siyah bir duman gördüklerini söyledi.
Lübnanlı hemşire, ne olduğunu anlamak için hasta odasından koridora çıktığını ve o esnada bütün binayı sallayan güçlü bir patlama sesi duyduğunu aktardı.
Kamil, sonrasında yaşadıklarını ise şu sözlerle anlattı:
"Sesi duyar duymaz gayriihtiyarı elimi başıma koydum. Tavandan bir parça kopup başıma düştü, kırılan camlar her yere dağıldı. Düşen parçaları üstümden atmaya çalıştım. Çalıştığım kattaki hastaları kontrole gittim."
Hasta odalarında her yerde kan olduğunu söyleyen hemşire Kamil, "Meslektaşlarım ve ben yaralarımızı unuttuk ve tamamen yıkılmış olan mekanda tüm gücümüzle hastalara müdahale etmeye başladık. Sorumlu olduğum katı kontrol ettim, hepsinin yaralı olduğunu ve durumlarının perişan olduğunu gördüm." dedi.
Öncelikle yürüyebilen hastaların dışarıya çıkmasına yardım ettiğini aktaran Kamil, "Acil servisler tahrip olmuştu, elektrik kesilmişti. Yerlerde cesetler ve her yerde yaralılar vardı. Yaralıların dışarıdan ve hastane içinden acil servislere akın ettiğini düşünün." diye konuştu.
Yıkılan hastanelerdeki sağlık personelinin oksijene ihtiyacı olan hastaları tedavi edemediğini üzülerek anlatan hemşire, "Şehit ailelerinin istediği gibi adaletin sağlanması ve Beyrut'taki bu yıkıma kimin sebep olduğunu bilmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Patlamanın psikolojik etkileri sürüyor
Patlamadan birkaç metre uzakta bulunan En-Nehar gazetesinde çalışan gazeteci İyli Bu Musa, patlama sesi duyulduğu saatlerde gazete binasında mesaide olduğunu ifade etti.
Gazeteci Bu Musa olay anını şöyle anlattı:
"Binanın beşinci katındaydım. Küçük bir patlama duyduk. Neler olduğunu görmek için limana bakan pencereye gittim. Yangın olduğunu gördüm ve uçakların sesini duydum ve aniden güçlü bir patlama sesi duyuldu. Düşünmeden koştum ve gücümü topladıktan sonra yaptığım ilk şey, benimle aynı binada çalışan kız kardeşimi aramak oldu. Kardeşimi yaralı ve kanlar içinde buldum."
En büyük şoku sokağa çıktıklarında herkesin yaralandığını görünce yaşadıklarını ve nasıl davranmaları gerektiğini şaşırdıklarını kaydeden Bu Musa, "Yaklaşık on beş dakika falan bekledik, yardım gelmeyince kendi aracımla hastane aramaya başladım. Başım ve kulağım yaralanmıştı." ifadelerini kullandı.
Fiziksel yaralanmaların yaklaşık iki hafta sonra iyileştiğini aktaran Bu Musa, psikolojik etkilerin ise uzun süre devam edeceğini dile getirdi.
"Patlamadan bir yıl sonra bugün bile, geceleri patlama sesleri duyuyor, çığlık atarak ve ağlayarak uyanıyorum." diyen Bu Musa, bir yangın gördüğünde veya uçak sesi duyduğunda hemen saklandığını söyledi.
Bu Musa, "Normal hayatıma geri dönmek için olduğu gibi bu psikolojik travmanın iyileşmesi için de zamana ihtiyacım var." dedi.
Gazeteci Bu Musa, patlamanın sorumlularının cezalandırılmamasına da değinerek, "Bir yıl geçmesine rağmen şehri yerle bir eden ve 200'den fazla kişinin ölümüne neden olan patlamanın sorumlusunun kim olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyoruz." diye konuştu.