Tüketicinin mirasçılarının açtığı davaya son noktayı koyan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza atarak, bankanın tüketicinin yaşını bilerek poliçe düzenlediğini ve sonucuna katlanması gerektiğine karar verdi.
Adana’nın Ceyhan ilçesinde 75 yaşındaki bir vatandaş, 4 Ekim 2010 tarihinde bankaşubesinden kredi çekti. Banka şubesi yaşlı adama genel kredi sözleşmesine istinaden 7 Ekim 2010 tarihinde 1 yıl süreli hayat poliçesi yaptı. Poliçe 2011 yılında da yenilendi. 2012 yılında ise yazılı olarak hayat poliçesi yapılmasa da banka şubesi, tüketicinin hesabından 6 Eylül 2012 tarihinde 2012 yılına ait hayat sigortası yenileme sözleşmesi adı altında bin 279 TL tahsilat yaptı.
25 Eylül 2012’de tüketici vefat edince yakınları kredinin kalan kısmının hayat sigortası kapsamında karşılanması gerektiğini belirterek, banka şubesinin kapısını çaldı. Ancak banka yetkilileri, bankanın iç genelgesi kapsamında 75 yaşındaki tüketiciye hayat sigortası poliçesi düzenlemediklerini iddia ederek talebi geri çevirdi. Bunun üzerine tüketicinin mirasçıları Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkemede ifade veren vefat eden tüketici yakınları, pirimin tahsil edilmesiyle hayat sigortası poliçesinin yenilenmiş sayılması gerektiğini, babalarının kredi borcunun hesaplanıp sigorta bedelinden düşülmesi ve artan paranın iadesini talep etti.
Davalı bankanın ise taleplerine olumsuz cevap verdiğini ileri süren davacılar, babalarının kredi hesabı sebebiyle davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile hayat poliçesindeki bedelin kredi borcundan yüksek olması halinde belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere artan miktarın davalıdan tahsili ile kendilerine iadesine karar verilmesini istedi. Savunma yapan davalı banka avukatı ise, müvekkili bankanın iç genelgesi uyarınca 75 yaş üzeri kişilere hayat sigortası yapılmadığını kaydetti.
2012 yılı itibariyle davacıların murisinin 75 yaşını doldurmuş olduğunu, ayrıca taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 12.1 maddesi uyarınca bankanın sigortayı yenileme mecburiyetinin bulunmadığını savunan avukat, davanın reddini talep etti. Mahkeme, alınan bilirkişi raporu ve toplanan deliller kapsamında tüketicinin ilk olarak sigortalandığı 7 Ekim 2010 tarihinde 75 yaşında olduğunu, davalının bunu bilerek tüketiciyi 2011 yılında da sigortaladığına hükmetti. 2012 yılında ise sigorta poliçesinin davalı bankaca 2 Ocak 2012 tarihinde iptal edilmesine karşın murisin hesabından 6 Eylül 2012 tarihinde hayat sigortası yenileme tahsilatı yapıldığına dikkat çeken mahkeme, bu durumda vefat eden tüketicinin sigortalandığı ve sigorta sözleşmesinin kurulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdi. Karar, davalı banka avukatınca temyiz edildi.
Dava dosyasını yeniden inceleyen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, bankanın tüketicinin yaşını bilerek hayat sigortası poliçesi düzenlediğine dikkat çekti. Kararda, "Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına oy birliği ile karar verildi" denildi. Yargıtay kararının Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ulaşmasıyla dava yeniden görülecek.
Adana’nın Ceyhan ilçesinde 75 yaşındaki bir vatandaş, 4 Ekim 2010 tarihinde bankaşubesinden kredi çekti. Banka şubesi yaşlı adama genel kredi sözleşmesine istinaden 7 Ekim 2010 tarihinde 1 yıl süreli hayat poliçesi yaptı. Poliçe 2011 yılında da yenilendi. 2012 yılında ise yazılı olarak hayat poliçesi yapılmasa da banka şubesi, tüketicinin hesabından 6 Eylül 2012 tarihinde 2012 yılına ait hayat sigortası yenileme sözleşmesi adı altında bin 279 TL tahsilat yaptı.
25 Eylül 2012’de tüketici vefat edince yakınları kredinin kalan kısmının hayat sigortası kapsamında karşılanması gerektiğini belirterek, banka şubesinin kapısını çaldı. Ancak banka yetkilileri, bankanın iç genelgesi kapsamında 75 yaşındaki tüketiciye hayat sigortası poliçesi düzenlemediklerini iddia ederek talebi geri çevirdi. Bunun üzerine tüketicinin mirasçıları Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkemede ifade veren vefat eden tüketici yakınları, pirimin tahsil edilmesiyle hayat sigortası poliçesinin yenilenmiş sayılması gerektiğini, babalarının kredi borcunun hesaplanıp sigorta bedelinden düşülmesi ve artan paranın iadesini talep etti.
Davalı bankanın ise taleplerine olumsuz cevap verdiğini ileri süren davacılar, babalarının kredi hesabı sebebiyle davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile hayat poliçesindeki bedelin kredi borcundan yüksek olması halinde belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere artan miktarın davalıdan tahsili ile kendilerine iadesine karar verilmesini istedi. Savunma yapan davalı banka avukatı ise, müvekkili bankanın iç genelgesi uyarınca 75 yaş üzeri kişilere hayat sigortası yapılmadığını kaydetti.
2012 yılı itibariyle davacıların murisinin 75 yaşını doldurmuş olduğunu, ayrıca taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 12.1 maddesi uyarınca bankanın sigortayı yenileme mecburiyetinin bulunmadığını savunan avukat, davanın reddini talep etti. Mahkeme, alınan bilirkişi raporu ve toplanan deliller kapsamında tüketicinin ilk olarak sigortalandığı 7 Ekim 2010 tarihinde 75 yaşında olduğunu, davalının bunu bilerek tüketiciyi 2011 yılında da sigortaladığına hükmetti. 2012 yılında ise sigorta poliçesinin davalı bankaca 2 Ocak 2012 tarihinde iptal edilmesine karşın murisin hesabından 6 Eylül 2012 tarihinde hayat sigortası yenileme tahsilatı yapıldığına dikkat çeken mahkeme, bu durumda vefat eden tüketicinin sigortalandığı ve sigorta sözleşmesinin kurulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdi. Karar, davalı banka avukatınca temyiz edildi.
Dava dosyasını yeniden inceleyen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, bankanın tüketicinin yaşını bilerek hayat sigortası poliçesi düzenlediğine dikkat çekti. Kararda, "Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına oy birliği ile karar verildi" denildi. Yargıtay kararının Ceyhan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ulaşmasıyla dava yeniden görülecek.