Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Cumhuriyetimizin 2. asrı kamu personel rejimi başta olmak üzere ülkemizi ve milletimizi ilgilendiren her alanda yükseliş ve şahlanış dönemimiz olacaktır" dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Antalya’nın Kemer ilçesindeki bir otelde düzenlenen Türkiye Kamu-Sen Genişletilmiş Şube Başkanları İstişare Toplantısı ve “Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılında Kamu Personel Rejiminin Geleceği” Paneli’ne katıldı.
Panelde konuşan Bakan Işıkhan, her yeni dönem, geçmişin muhasebesini yapmak ve aynı zamanda geleceği planlamak olduğunu dile getirdi.
Bakan Işıkhan, Türkiye’nin özellikle son yıllarda atlattığı badireler, yaşadığı olağanüstü zamanlara ve tüm kayıplara rağmen, her geçen yılı, her geçen zamanı büyüme ve kalkınma yolunda hanesine bir başarı olarak yazdırdığını kaydetti.
Bu kalkınma sürecinin çalışma hayatının tüm bileşenlerine olumlu şekilde yansıdığının altını çizen Işıkhan, “Geçtiğimiz hafta 2024 yılından geçerli olacak yeni asgari ücret miktarımızı da karara bağlamış olduk. Enflasyon karşısında çalışanlarımızın yanında olma kararlılığımızı koruyarak yeni miktarı 11 bin 402 liradan, 17 bin liraya yükselttik. Bu rakamla net asgari ücrete önceki döneme göre yüzde 49, önceki yıla göre de kümülatif olarak yüzde 100 oranında artırmış olduk. 2002 yılıyla kıyasladığımızda ise reel olarak 3 buçuk kat artış sağlamış olduk. 3 Ocak tarihinde açıklanan aralık ayı enflasyon oranıyla birlikte memurlara ve memur emeklilerimize de yüzde 49,25 oranında artış yapılacaktır. Bu vesileyle ortak akıl ve istişare anlayışımızı da pekiştirmiş olduk” diye konuştu.
Bakan Işıkhan, hükümet olarak, göreve geldikleri günden bu yana, konu ne olursa olsun her zaman ilgili taraflarla istişareden yana olduklarını, sosyal diyalog mekanizmalarını hassasiyetle işleten bir yönetim anlayışını benimsediklerini ifade etti.
"Diyalog mekanizmasını canlı tutuyoruz"
Sendikacılığın sosyal dayanışmanın en büyük itici gücü olduğunu vurgulayan Bakan Vedat Işıkhan, “Memur sendikalarımız ise hiç kuşkusuz çalışma hayatımızın en önemli temsillerinden birisidir. Kamu personel yönetimi alanında en önemli paydaşlarımız, önemli emekleri bulunan kamu görevlileri sendika ve konfederasyonlarıdır. Bu sebeple bakanlık olarak her fırsatta sosyal paydaşlarımızla bir araya geliyor, istişare ve diyalog mekanizmalarımızı sürekli canlı tutuyoruz. Bu anlayışla istişare mekanizmamızın olmazsa olmazı olarak gördüğümüz Üçlü Danışma Kurulumuzu uzun bir aradan sonra 20 Ekim’de yeniden topladık. Kamu Personeli Danışma Kurulumuzu yakın zamanda toplayarak kamu görevlilerimizle ilgili hususları görüştük. Ülkemizde kamu görevlileri sendikacılığı yakın bir geçmişe sahip olmasına rağmen bu konuda önemli adımlar atıldı” dedi.
AK Parti Hükümetleri döneminde kamu görevlileri sendikacılığında sendikalaşma oranının hep artan bir seyir izlediğinin altını çizen Bakan Işıkhan, en büyük temenni, bu oranların çok daha yüksek seviyelere çıkması ve tüm kamu çalışanlarının sendikalaşması yönünde olduğunu belirtti.
Bakan Işıkhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana özellikle kamu görevlileri sendikacılığında son derece önemli değişikliklerin hayata geçirildiğini ifade etti.
"Yapılan yenilikler"
Bunlardan en önemlisinin kamu görevlilerinin mali ve sosyal hakları için toplu sözleşme imkanı sunan 2010 Anayasa referandumu olduğunu hatırlatan Bakan Işıkhan, “Kamu görevlilerine mali ve sosyal haklarının belirlenmesi sürecinde masaya oturarak taraf olma hakkı veren bu değişiklik, hem istişare kültürümüz hem de kamu sendikacılığı alanında oldukça önemli bir dönüm noktası oldu. 2012 yılında yürürlüğe giren yasa doğrultusunda toplam yedi toplu sözleşme gerçekleştirdik. Geçtiğimiz Ağustos ayında ise bildiğiniz gibi 2024 ve 2025 yıllarını kapsayan kamu görevlilerimizin mali ve sosyal haklarını içeren 7. Dönem Sözleşme Görüşmelerini gerçekleştirdik. Görüşmeler neticesinde alt hizmet kollarına yönelik ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararlarıyla kamu görevlilerinin geneline yönelik çok sayıda kazanım elde edildi” diye konuştu.
"Yükseliş ve şahlanış dönemi"
“Cumhuriyetimizin bir asrını geride bıraktığımız şu zaman diliminde şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, tüm engellemelere rağmen ulaşılamaz olarak görülen hedeflerimize bir bir ulaştığımızı görüyoruz” diyen Bakan Işıkhan, “ Özellikle hükümetlerimiz dönemini içeren son 21 yıl; hemen her alanda olduğu gibi kamu personel yönetiminde de, özellikle geçmişin çözülemez denilen sorunlarını sosyal paydaşlarımızla birlikte çözüme kavuşturduğumuz bir dönem oldu. Bu süreçte hükümetimiz, insan odaklı hizmet anlayışıyla ülkemizde kamu dahil tüm hak ve özgürlüklerin teminatı; sorun odaklı değil, çözüm odaklı kamu politikalarının uygulayıcısı olmuştur. Söz değil, icraat üreten bir yönetim anlayışının temsilcisi olarak kısaca şunu ifade etmek isterim ki, kamu çalışanlarımız için gelecekte yapacağımız hizmetlerin en sağlam teminatı, geçmişte yapmış olduğumuz reformlardır. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılını bir hazırlık süreci olarak değerlendirirsek, inanıyorum ki Cumhuriyetimizin 2. asrı kamu personel rejimi başta olmak üzere ülkemizi ve milletimizi ilgilendiren her alanda yükseliş ve şahlanış dönemimiz olacaktır. Hiç kuşkusuz bu süreci, Cumhurbaşkanımız tarafından ortaya konulmuş olan Türkiye Yüzyılı vizyonuna yakışır şekilde, emeğin, çalışmanın ve üretimin yüzyılı yapmak bizim ortak hedefimizdir” ifadelerine yer verdi.
"Birlikte inşa edeceğiz"
Bugünlere, işçisi, işvereni, memuru, yatırımcısı, üretimcisi ve girişimcisiyle, tıpkı bir cephede yardımlaşır gibi dayanışma, birlik ve beraberlik şuuru içerisinde hep birlikte geldiklerini dile getiren Bakan Işıkhan, “İstikbalde de aynı ruhu korur, küresel arenada her bakımdan daha büyük ve daha güçlü Türkiye hedefi istikametindeki yürüyüşümüzü aynı kararlılıkla ve azimle sürdürürsek, Allah’ın izniyle dahili ve harici anlamda aşamayacağımıza hiçbir engel bulunmamaktadır. Ben bu hususta özellikle Türkiye’nin çalışma hayatının, siz kıymetli paydaşlarımızın her daim ülkemiz ve aziz milletimizden yana duruşuna güvenerek emin ellerde olduğuna inanıyorum. İnşallah azim ve çalışmayla geçen bir asrın, ikincisini de yine sizlerle birlikte inşa edeceğiz. Çalışma hayatımız ve sosyal devlet anlayışımızın en önemli unsuru olan sendikal hayatımız için çok verimli olacağını düşündüğüm bu panelin başta kamu personel yönetimimiz ve ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.
"Refah payı talebi"
Türkiye Kamu-sen Genel Başkanı Önder Kahveci, geçtiğimiz günlerde enflasyon rakamlarının açıklandığını belirterek, “2023 yılında enflasyonun yüzde 64.77 oldu. Kamu çalışanları ve emeklilere yüzde 29.8 enflasyon farkı ödemesi yapılması söz konusu, bunun üzerine yüzde 15’lik 2024 yılı ilk 6 zammı eklenecek. Ancak kamuoyunda memur emeklileri için yüzde 50 zam yapılacağı yönünde gelişmeler var. Hazine ve Maliye Bakanlığı dün itibariyle genelde yayınlandı. Önümüzdeki dönemde enflasyonunun yüksek seyredeceği yönündedir, bizim tercihimiz enflasyonunun düşürülmesi, fiyat istikrarının sağlanmasıdır. Enflasyon tek haneye düşsün, fiyat istikrarı sağlansın bizde fiyat artışı istemeyelim” diye konuştu.
"Refah ücreti kalıcı olmalı"
Daima kamu çalışanları ve emeklilerine piyasa gerçekleri örtüşen maaş zammı yapılması gerektiğini dile getirdiklerini söyleyen Türkiye Kamu-sen Genel Başkanı Önder Kahveci, “Kamu görevlilerimiz alım gücünün yükseltilmesi gerçek enflasyonun üzerinde bir artışın yapılması ve ona ek olarak refah payı verilmesinin zorunlu olduğunu vurgulamaktayız. Önemli olan maaşların hangi oranda yükseldiği değil alım gücünün hangi oranda arttığıdır. Enflasyon kadar zam sıfır zam demektir. Çalışanlarımız alım gücünü tek arttıracak tek unsur refah ücretidir. 2 yıldır refah ücreti ödeniyor. Biz refah payının kalıcı hale getirilmesini talep ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
"Mühendislere sahip çıkıyor"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım, Türkiye Kamu-Sen’in mühendislere sahip çıktığını söyledi.
Yıldırım, Ülkede mühendislere sahip çıkacak bir kuruluş olmadığını, sadece odaların bulunduğunu bu odaların da Türkiye düşmanlarıyla, Türkiye’yi yıkmaya çalışan kuruluşlarla iş birliği yaptığını belirtti.
Türkiye Kamu-Sen önderliğinde Türk Mühendisler Derneği kurulduğuna işaret eden Yıldırım, bu derneğin mühendislerin problemlerini çözmeye yardımcı olacağını kaydetti.
"KESK’e sert tepki"
Sendikaların siyaset yaptığını ifade eden Yıldırım, sendikaların genel kurullarına katıldığını ve Cumhur İttifakı için destek istediğini kaydetti. Bu durumun sosyal medyada "Bu nasıl sendikadır. Siyaset yapılıyor" diye eleştirildiğini aktaran Yıldırım, "Elbette siyaset yapılacak. KESK, DİSK siyaset yapmıyor mu?. Yıkıcı siyaset yapıyor. Siyasetin şekli farklı. KESK, bu ülkeyi yıkmaya, devleti çökertmeye, ülkeyi bölmeye çalışıyor. DEM’in sendikası. Yandaşları kim Atatürkçülükten geçinenler. Türkiye Kamu-Sen ise devleti ebed müddet zihniyetinde, Atatürkçü bir sendikadır" dedi.
"Niye gocundun"
Herkesin Atatürkçülüğü lastik gibi bir tarafa çektiğini ifade eden Yıldırım, "Atatürkçülükten geçinenler var bir de gerçek Atatürkçüler var. Atatürk’ün birinci vazifem dediği bir şey var. Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Atatürkçülükten geçinenler kendisine göre Atatürk portföyü çiziyor. Geçen yıl Tunceli dağlarına ’Ne Mutlu Türküm Diyene’ diye Atatürk’ün sözü yazıldı. Buna ilk tepkiyi Kılıçdaroğlu ve yandaşları gösterdi. Atatürkçüsün, Türkiye Cumhuriyeti’nin dağlarına ’Ne Mutlu Türküm Diyene’ yazmak suç mudur. Niye gocundun? Bir sıkıntın, rahatsızlığın mı var? Ama Suudi Arabistan’da stada ’Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözünün protokol dışında olduğundan dolayı ’olmaz’ diyorlar Atatürkçü oluyorsun. Kendi dağlarına yazdırma, git elin memleketinde ben buraya pankart asacağım. Asılmadığı zaman da Atatürkçü ol. Bu Atatürkçülük, Atatürkçülükten geçinenlerdir" açıklamasını yaptı.
"Sorular dağıttırıldı"
Geçen yıl Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun meclise geldiğini ve Türk Eğitim-Sen hariç herkesin eylem yaptığını hatırlatan Yıldırım, "Derslere girmediler, okullara gelmediler. Eskisi olmayanın yenisi olmaz. Eksiği gediği var mıdır? Vardır. Hükümetin bu çalışması gelmiştir. Buna destek vermek gerekir mi? Gerekir. Yarın ileride eksiğini, gediğini düzeltirsiniz. Bizim anlayışımız bu olmuştur. Bu anlayış çerçevesinde Türk Eğitim-Sen eylem yapmadı ve hükümetin yanında durdu. Eylem yapmadı ancak bedel ödedi, 35 bin üye istifa etti. Seçime gidiyorsun bu kanunun karşısında olup eylem yaparsan seçime zarar verirsin. Hep beraber büyük sıkıntıya girdik. Şahsen ben de girdim. Soğan siyaseti yapmıyoruz. Bugün bunlar telafi edildi. Türk öğretmenine özlük haklarının verilmesinin en büyük sebebi de Türk Eğitim-Sen oldu. Bu nereden oldu. Yapılan sınavda yüzde 100’e yakın bir netice alındı. İki kere bakanlığa soru dağıttırıldı. Sorular dağıttırıldı. Benzer sorular sorulacak, kolay olacak. Sendikacılık da budur. Sonuç almaktır. Üyesinin hakkını, hukukunu korumaktır. İlla sokağa çıkıp bağırmak, eylem yapmak değil" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Kahveci tarafından Bakan Işıkhan’a plaket takdim edildi.