Herkes mutlaka Çanakkale’ye gitmeli ve
Savaş alanlarını gezip görmeli…
‘’Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.’’
Necmettin Halil ONAN
253 bin şehidin kanlarıyla suladığı ÇANAKKALE GEÇİLMEZ . Her insanın bu gerçeği bizzat öğrenmesi için de, bu topraklara ayak basması, savaş alanlarını gezmesi, bu havayı mutlaka teneffüs etmesi icabeder; başka bir şey gerekmez. Ben, kısmet oldu 2 defa gittim. Ömrüm vefa ederse bir kez daha gitmek isterim
106 yıl önce dünyanın en güçlü ve modern silah ve teçhizatıyla donatılmış ordularına karşı; teknik ve taktik bilgi ve çok daha az sayıdaki insan ve buna mukabil yüksek bir iman gücüyle yapılan; zayıf görünenin, güçlüyü yendiği; ‘’Çanakkale Geçilmez’’ sözünün zihinlere kazındığı bir savaş.. Tabloyu ne güzel anlatmış büyük şair :
‘’ Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer,
O ne müthiş tipidir; savrulur enkâz-ı beşer.
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el , ayak
Boşanır sırtlara , vadilere sağnak sağnak
Saçıyor zırha bürünmüş de o namert eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller…
…………… ‘’
ÇANAKKALE, TARİH LABORATUARIDIR, DERSANEDİR
Çanakkale’de bir tarih yazılmamış, dünyanın alnına bir tarih kazınmıştır.Bu tarih, vatan sözkonusu olduğunda devleşen bir milletin zaferinin tarihidir. Bu tarih bir tarafta vatanı için gözünü kırpmadan canını feda eden, diğer yanda geldiği yerin neresi olduğunu bile bilmeyen, ne için savaştığından habersiz garip insanların tarihidir.
Bu savaşta denizde üstün güçlerin her zaman galibiyet getirmeyeceği görülmüştür. Bu savaşta, insanlar Seyit Onbaşının gerektiğinde kendi ağırlığının 3 katı mermiyi iki eliyle nasıl topun ağzına sürdüğüne tanık olmuştur.
Bu savaşta yurdun dört bir yanından daha bıyıkları yeni terleyen gençler, lise öğrencileri, üniversiteliler Çanakkale’ye koşmuştur. Savaş alanı bir tarih laboratuvarı, her şeyin gerçeğinin bulunduğu bir okuldur.
EMSALİ BULUNMAYAN BİR MÜZEYE SAHİP
Çanakkale’ye mutlaka gidin ! Orada kendinizi savaşın ortasında hissedeceksiniz. Alana ilk adımınızı attığınızda, savaşın rüzgarı yalayacak yüzünüzü, ürpereceksiniz. Tüğleriniz diken diken olacak. İçiniz titreyecek ve Türk olduğunuz için gurur duyacaksınız.
Savaş alanındaki müzeyi de mutlaka ziyaret edin. Orada, milyonda bir ihtimal diye anlatılan, havada çarpışmış ve birbirinin içine girmiş mermileri; bir toprak parçasında, topraktan çok mermilerin olduğunu göreceksiniz.
Orada, bir askerin çarığın içinde kalmış ayak parçasını görecek; bu askerin bu koşullarda savaşmaya devam ettiğini öğreneceksiniz.
SAVAŞIN DA İNSANCASI
Orada, dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz savaşın da insanisini öğreneceksiniz. Aralarında 8 metreye kadar inen mesafedeki siperlerde birbirleriyle savaşan insanların , ateşkes verildiğinde birbirlerinin ölenlerini taşımadaki yardımlaşmalarını, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşıladıklarını öğrenecek bir dost elinin savaşta bile size uzanabileceğini duyup hayretler içinde kalacaksınız.
Yazımı Fatih Sultan Mehmet’in bir sözüyle bitirmek istiyorum: ‘’Türk olmak zordur. Çünkü dünya ile savaşırsın. Türk olmamak daha da zordur, çünkü Türk ile savaşırsın.’’ Şurası bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçektir ki, savaşta da olsa Türkler her zaman merttir ve insanlığını asla kaybetmezler.
‘’Ne mutlu Türküm diyene’’..
Oğuzhan KAVAKLI