Ta İbn-i Haldun’dan beri bilinir ki tarihsel bir olay, cereyan ettiği çağın koşulları ile değerlendirilebilir! 16.yy’da yaşanmış bir olayı, 21. YY’ın değer yargıları ile yorumlarsanız, bu yorum değil, saçmadır. Sosyal medya’da rast gelirim bazen, “Osmanlı laik değildi ki?” O zaman böyle bir kavram mı vardı ki? Ya da “Osmanlı Mağusa’da bütün süvarileri kesti!” Elhak, doğrudur! Ama ondan tam bir yıl sonra Ağustos 1572’de de sizin “medeni” Fransa’da, Katolikler bir gecede 1 milyon Protestan kesti! “Bragadino’nun derisini yüzdü!”… Ya öyle yaptı ama papa ile Fransa Kralı da Tapınak şövalyelerini, cayır cayır yaktılar… Ateşe atıp! Paralarına tamah ettiydiler ama gerekçe olarak onu söylemediler tabii… “Doğaya aykırı” falan filan dediler… Başka bir çağda, başka değer yargılarının egemenliğinde hüküm sürmüş bir olayı, bir başka çağda, o çağın değer yargıları ile yorumlamaya galiba şimdi Anakronizm, diyorlar… İbn-i Haldun’u bilen yok tabii… Bunca lâfı, gene bir “sosyal medya” (beytambal galsın ilahim) tartışması üzerine yazıyorum. Adamın biri, ötekine diyor ki: “ Ganimetçiler, el koydu Rum mallarına, şimdi da istemezler anlaşma olsun!” 1974 sonrasında kuzeyde kalan “Rum malları”nın son tahlilde asıl mamasını, Leymosun’da kötü bir ev alıp, Omorfo’da daha iyisine oturan garip, yemedi… En son tahlilde süzüle süzüle kimin elinde toplandıysa para, onlar yedi! Kim? Ticaret erbabı… Tüccar sınıfının örgütünün temsilcisi, CTP milletvekilidir be sör… Anlaşma olsun diye canını yedi, Cras Montana’da… Ondan önceki da Ali Erel’di… AB diye diye kendini paraladı… Kafanı bir rayma ettir de gel… Koşullar değişti! Şimdi daha fazla kazanmanın yolu, AB’ye entegre olmaktır diye hesap ediliyor ve bu bakımdan “dün dündü”, o gün para oradaydı, “bugün de bugündür” artık o para bitti, yenisinin gelmesinin yoluna bakmak lâzımdır! Bence doğru yapıyorlar, ilkede… Ayrıntıyı tartışıyoruz zaten… Ve fakat, başkasının biriktirdiği servete bir biçimde el koymadan da kapitalizm de olmuyor, zenginlik de… Zorla, ekonomik ayak oyunu ile, faiz politikası ile, hile ile, desise ile… Tabiatı budur… Bunu yapmayan ya eski Çin gibi fakir ve kalabalık bir köylü toplumudur… Ya da “sosyalist”! Bildiğin Marxist yani… Onun da modası geçti, diyorsunuz ama herkesin sadece kendi ürettiği değerlere sahip olması ilkesinden hareketle, bir de “liberalizm” demiyor musunuz? Komünist olun kardeşim… Komik… Bu el koyma işi, gariptir… Zamanında Anadolu’da Frigya, Lidya, İyonya, Likya gibi bir yığın kültür ve yerel devletçikler vardı ki dili de var, kendi ekonomisi de… Opppsss… Attika yarımadasındaki iki şehir devletinin askeri güçleri, geldi her şeye el koydu! Dilini de değiştirdi, kültürünü de… Girit, mirit, hepsi gitti… Yetmedi, Makedonya’dan Büyük İskender düştü yollara, ne Finike bıraktı, ne İran ne Hindistan ne Mısır… O öldü, generalleri buralarda hakimiyet kurdular! El koydu ne varsa… Bitti mi? Ne münasebet? İtalya’daki Roma da geldi, tümünün üstüne oturdu… Kendi hukukunu, dinini şunu bunu, bunlara “giydirdi”! Sonra Bizans çıktı, Doğu Roma! Dünya kurtuldu mu? Ne gezer? Asya’nın öteki ucunda Naymanlar denilen bir kabile, bir başka kabileye saldırıp, beyin oğlunun karısını da ganimet almaz mı? O hırsla adam, oldu size bir Cengiz Han, bırakın Naymanları, Çin’i de halletti, yetmedi, kim varsa önüne katıp, askeri taa geldi İzmir’de denizi gördü…Allah gomasın, öldü da kurtulduk, deyecektik; deyemedik! Çünkü önüne kattığı Türkler de gele gele Anadolu’ya doluşup, Turkiya yaptılar… El koydular Doğu Roma’nın ürettiklerine ki o da eski Yunan’dan; o da Frigya’dan falan iç etmişti… Heriflere de Romalı anlamında halâ Rum diyorlar, utanmadan! Bu arada, Kıbrıs’ta da eski yerli bir halkın ki kuvvatla Fenikeli olması muhtemel, MÖ 15. YY’dan itibaren elindeki her şeye el koyan eski Helenler’in torunlarına önce Roma, sonra Bizans, sonra Lüzinyan, sonra da Venedik el koymuştu; yetmedi, bir de Osmanlı geldi üstüne bindi, bir hayle de Asya’dan kaçma Türk getirdi başlarına belâ… En sonunda da işte o Osmanlı’nın mirasçısı ile getirdiği Türkler’in torunları bir oldular, Loizidu’nun evine de el koydular! Şimdi ben kimi suçlayayım? Arkandaşlar gücenmesin, Naymanlar’dır kabahatli… Nesden be sen Timuçin’in çekik gözlü avredinden da herifi ifrit edip, bizi bu tarafa sürdürün? Aha gitti Catsellinin Hotel da Loizidu’nun ev da… Gel da maraz etme! Saçmalamanın da endazesi yok mudur? Yoktur… Ezberleyecen on lâf, te ölesin söyleyecen… Uysa da olur, uymasa da…