"Türkiye, Oniki Ada ve özellikle Meis adası da Yunanistan’a katıldıktan sonra, Yunanistan’ı Kıbrıs’ı da ilhak etmemesi için uyarmıştı. Çünkü her taraftan çevrelenmeyi kabul edemezdi…Ayrıca Yunanistan şiddet yoluyla ENOSİS’i tahakkuk ettirmeye kalkarsa müdahale edeceği konusunda da Yunanistan’ı uyarmıştı… (s.64-65) … Türkiye ile Kıbrıslı Türkler, ENOSİS’i asla kabul etmeyeceklerdi. Yunanistan’ın ise ENOSİS’i hayata geçirecek askeri gücü, zaten yoktu. (s. 45) Türkiye’yi Kıbrıs’a Amerika ile NATO göndermedi. Zaten Kıbrıs’ın kuzeyini kontrol etmek istiyordu (sarılmamak için NB) ve müdahale etti. Ona bu fırsatı da askeri darbe ile biz verdik! Bu su götürmez bir gerçektir. (s.65) (CIA yaptırdı diyenler) ya ne dediklerini bilmiyorlar, ya da parmaklarının arkasına saklanmaya çalışıyorlar. (s.65)” Kim söylüyor bunları? Yorgo Vasiliu… Niyazi Kızılyürek’e verdiği ropörtajda… Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı! Sayfa numaralarını yazdım… Barda ışık varsa, açın kıraat eyleyin, fıstıktan iyi gider, biranın yanında… Düne ve Yarına Dair Düşünceler… Diyor ki: Daha 2. Dünya savaşı sonunda Türkiye Yunanistan’a Kıbrıs’ın da ona verilmesi suretiyle sarılmayı kabul edemeyeceğini, zorla yapılmaya kalkışılırsa, silahla müdahale edeceğini, bildirip; uyardı. Buna karşı koyacak askeri gücümüz de yoktu… Buna rağmen askeri darbe yapıp, 1960 Cumhuriyeti’ni ilga ettiğini, Kıbrıs Elen Cumhuriyeti kurduğunu ilan edersen darbenin cumhurbaşkanı atadığı herifin ağzından, kırk yıl önce “şöyle yaparsan, ben de böyle yapacağım” diye seni uyarmış olanın, dediğini yapmasında şaşıracak ne var? Hadi diyelim ki 1957’ye kadar Kıbrıs Sorunu deyince bunların çıkardığı papara yüzünden yalnız Rumlar’ın muhatap alınmasının son durağında İngiltere’nin önerdiği “Sekiz yıl özyönetim uygulayalım, sonra da referandum yapar, Yunanistan’a bağlanırsınız” (Redcliffe Anayasası’nın anlamı buydu) teklifini bile reddedecek kadar çılgınlaştıklarını, bu güne kadar biradan kafayı kaldırıp; hiç duymadınız. TMT’nin ondan sonra kurulup, (1957 Kasım) 1958 Haziran çatışmalarını çıkararak, bu adada yalnız Rum yaşamadığını dünyaya silah zoru ile duyurmaya mecbur kaldığından, hiç haberiniz olmadı. Yasu… Anladık… 1960 cumhuriyetini asla benimsemeyip, bağımsızlık savunanı vatana ihanet ile suçladıklarını artık Kliridis’in bile anlatmakta olduğundan bihabersiniz. TMT var, bahanesi ile (ki 1960-62 arasında TC Büyükelçisi bile TMT ile uğraşmaktaydı) devlet eliyle dört ayrı silahlı örgüt kurup, 1962 Ağustos itibarıyla hazırlıklarını da tamamlamış olduklarını, size kimse söylemedi. 6 Şubat 1961’de devletin meclisinde Türk milletvekillerine Hristodulis’in “Burada Türk vatanı yoktur”dediğini de sizden gizlediler. “Meydan okumanızı kabul ediyorum. Dışarda da okuyun ki size dersinizi verelim” de demişti hazret! Ayıp da olacak ama okuduk, hoşuna gitmedi… 1963 ile 1972 arasında, devlet dairelerinden ve 100 bin dönüm topraktan kovulmuş olan ada Türkler’inin zaten fakir olmalarına bakılmadan, 9 yılda %50 fakirleştirildiğini de mekteplerde hadi size okutmadık cahil kaldınız! Hade BM Gözlemcisi Ortega’nın Raporuna göre 1965’te 56bin Kıbrıslı Türk’ün, aç, açıkta, işsiz, evsiz Türkiye’nin gönderdiği iane bulgur, yağ, şeker, mercimekle yaşıyor olduğunun kayıtlı olduğundan da barda kimse bahsetmez, duymadınız! Dedenize de devlet oturduğu yerde maaş öderdi de babanız da bar bar gezer, taba bulut çemkirirdi sanıyorsunuz! 1975’te 400 dolar olan KB Milli Gelir’ın bugün 10 bin doları aştığını ve sizin de bira hem da şey parasını ancak öyle bulup da kudurduğunuzu ayıp olmasın diye kimse yüzünüze söylemiyor, siz de düşünmek istemiyorsunuz… Bu memleketin her sokağının adının bir şehit adı olduğunu da görür ama onları da Papua Yeni Gineliler öldürdü sanırsınız, nasılsa kafa bir milyon! Amenna… Beşer şaşar… Endaksi… Bre Yorgo Vasiliu kadar izanınız da mı yok? Da Rum faşistten beter oldunuz… Samson’u geçtiniz bre… Tövbe estağfurullah vallahi…