Günümüzde New England diye bilinen ABD'nin en kuzeydoğu köşesindeki Plymouth’a ilk yerleşen ve Pilgrims yani Hacılar diye bilinen İngilizler’dir. Zaten Amerika’ya ilk yerleşenlerin üçte biri de bunlardı. “Hacılar” diye isimlendirilmelerinin sebebi İngiltere’de Püritenizm diye “kitapta yazlı her ne varsa, onlara sıkı sıkıya bağlı olmak” diye özetlenebilecek, bir akım yaratmalarıdır. Bunlar o kadar “kitapçı” idiler ki sonunda fiilen dinsel gericilik yapmaktaydılar. O kadar ki İngiltere Kilisesi de bunlara karşı çıkınca, memleketlerinde yaşayamaz hale düşüp, Hollanda’ya göçmüşlerdi. Amerika’ya İngiltere’den gelmediler! Gericilikleri nedeni ile önceden sürüldükleri Hollanda’dan yeni kıt’aya göçtüler. Sanırım bu bilgiyi aktarınca, New York’un ilk adının neden New Amsterdam olduğu, anlaşılır. Anlatılır ki bunlar, Amerika’daki ilk yıllarında, açlık, sefalet ve salgın hastalıklarıdan kırılmaktaydılar; çünkü geldikleri memleket ve hatta anavatanları ile Amerike arasındaki iklim ve toprak yapısı farkları dolayısıyla tarım da yapamıyor ve aç kalıyorlardı. 1621’de bu hristiyan Hacılar, açlıktan ölmek üzere iken yerli Wampanoag kabilesinden bir grup, ölmekte olan aç bir Hacı grubuna acımış! Bir tepsi içinde, Hindi ve patates götürmüş! Bunlar daha Hindi’yi de bilmezler, patates’i de… Çünkü ikisi de Amerika ürünü… Avrupa’da yok! Hacılar’ımız, yemeği yedi… Kızılderlilerden o bölgede tarım yapmayı, ava çıkmayı, kulübe yapmayı da öğrenerek, açlıktan ölmekten kurtulup, yerleştiler. Olay, Kasım ayının dördüncü Perşembe günü meydana gelmiş, o günü Şükran Günü olarak anmaya başladılar. Kime şükran duyuyorlar? Kızılderililer’e mi? Hayır! Ne münasebet? Hristiyan adam, animist vahşilere sükran mı duyacak? Onlara olan “Thanksgiving”lerini, birkaç yıl sonra hepsini öldürüp ödediler zaten de bunlara hindi ile patatesi getiren “hindiyalar” mı? Tanrı istemese, vahşi Hindiya, adama alina ile patates mi getirirdi? Tanrı göndermiştir, zaar… Şükranlarını çıkarlarının çeliştiği yerlilere değil, onları zaten soylarını kurutup tükettiler, Tanrı’ya sunuyorlar… 1863’de Başkan Abraham Lincoln Şükran Günü’nün ulusal bayram olmasını önerir, ama bu öneri ancak 1941’de Kongre’de karara bağlanır ve her yılın Kasım ayının son perşembesi Şükran Günü olarak ulusal bayram ilan edilir. ABD’nin Ulusal bayramı! Türkiye’deki 23 Nisan gibi ya da daha uygunu bizdeki Berat kandili gibi bir gün… Dinsel bir gün, çünkü…Kalan birkaç Kızılderili arasında ise Yas Günü’dür bu “son Perşembe”! Şimdi… Size ne oluyor be sör? Ne oluyor da Facebook’ta Şükran Günümüzü kutlamaya da başladınız? Küfür mü istiyorsunuz? 1691’de bu mesele cereyan ettiğinde, sizinkiler açlıktan kırılırken; İstanbul Surları ile Ayasofya 1300 yaşında idiler… Süleymaniye Camii de 100 yaşındaydı… Hani temeline bir hazine tutarında mücevher atıldığı söylenen bina! Fatih Camii, Kapalı Çarşı ve Mısır çarşısı da 200’er yaşlarındaydı… Hadi Amerikan demokratlarının gayretleri ile Türkiye düşmanı oldunuz, biliyoruz; İstanbul size kesmeye bilir! Lefkoşa’daki surlar o tarihte, 150; Selimiye camii de 300 yaşındaydı… Diyarbakır Surları da 1300… Kürt yoldaşlar da alınmasınlar, yok mu ya? Erzurum Ulu Camii de 500 yaşındaydı… Kim aç kaldıydı da siz neyi kutluyorsunuz? Size ne oluyor? İngiltere’nin bile tahammül edemeyip, topraklarından sürdüğü Hristiyan tutuculuğunu da mı modernizm sanmaya başladınız? Nurcular bunlardan ilericidirler be… (Zaten oralarda yaşayıp da çocukları özümsenmekte olanlara söyleyecek lâfım yok! Tarih böyle akıyor… Karnını orada doyuruyorsan, kültürü de seni özümser! Onlara kızmam… Amerikalı olacaklar! Vatandaşlığını alırken zaten yemin ettiler… Onlar kusura bakmasınlar…) Kimliksizliğin, yobazlığın, yozluğun bu kadarına da pes yani! Tükürürüm sizin Şükran Gününüze… Sizinkine ha! Amerikalılarınki kendilerine… Herkes kendi dinini istediği gibi yaşasın, bana ne? Size ne oluyor? Size? Yeter yani yahu… Yettiniz…