Türk demokrasi tarihinin kara lekesi, 27 Mayıs darbesi
27.05.2021 10:45 1 / 70Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan ve milletin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 61 yıl geçti.
2 / 70
1960 Darbesi'nin ardından Yassıada'da görev yapan "muhafız subay"larından Mehmet Nuri Taşdelen, Yassıada'daki durumu, gizli olmasına rağmen 400'e yakın fotoğrafla belgeledi.
3 / 701960 Darbesi'nin ardından Yassıada'da görev yapan "muhafız subay"lardan Mehmet Nuri Taşdelen, duruşmaları takip ederken, "bebek davası", "köpek davası" gibi incir kabuğunu doldurmayan şeylerin ortaya çıkarıldığını gördüklerini belirterek, "Sükut-u hayale uğradık. Hep deniyordu ki 'Şunu yaptı, bunu yaptı', 'Şu kadar milyar kaçırdılar, şu kadar insan öldürdüler'. Bunların olmadığını da görünce bir sempati, acıma hissi oluştu." dedi.
4 / 70
Demokrasinin infazı 27 Mayıs darbesinden birkaç gün sonra Adnan Menderes ve arkadaşları Yassıada'ya götürülürken yanına er yerine muhafız subaylar görevlendirildi. Bu amaçla Deniz Harp Okulu'ndan yeni mezun olan sınıfın tamamı, donanmaya çıkmaya hazırlanırken Yassıada'ya gönderildi. Yeni mezun öğrencilere, Adnan Menderes ve Celal Bayar gibi önemli isimlerin odalarında birebir kalarak, burada önlem alma görevi verildi.
5 / 70
Bu subaylardan biri olan Mehmet Nuri Taşdelen, 15 ay görev yaptığı Yassıada'da Adnan Menderes'in yaşadıklarına yakından tanıklık etti.
6 / 70
Diğer subaylarla vardiyalı olarak gündüzleri 3 saat, geceleri 3 saat nöbet tutan Taşdelen, bu 3 saatin bir saatlik bölümünde ise Menderes ve Bayar'ın hücresinde nöbet tuttu. Adnan Menderes'in uyuyamadığını ve rahatsız olduğunu söylemesi üzerine Kasım 1960'da hücre nöbeti kaldırıldı. Bunun üzerine muhafız subaylar, hücresine konulan gözetleme penceresinden Menderes'i kontrol etmeye devam etti.
7 / 70
- Hapis cezasını göze alarak gizlice çekim yaptı
Yassıada'da geçirdiği günlerini ve o anlara ait gözlemlerini aktaran 82 yaşındaki Taşdelen, tarihi bir dönemden geçildiği bilinciyle çok dikkatli olduklarını söyledi.
8 / 70Fotoğrafa olan merakı nedeniyle Deniz Harp Okulu'nda fotoğraf çekme görevinin kendisinde olduğunu, bu nedenle Yassıada fotoğraflarını da kendisinin çektiğini anlatan Taşdelen, "Çok önemli günlerde her şeyi düzenleyerek, mizansen yapılarak çekilen fotoğrafların yeterli olmayacağını düşündüm. Menderes, Bayar ve bütün mahkumlar güzel giyinirdi, yataklar düzeltilirdi ve kamuya duyurulmak için fotoğrafları çekilirdi. Yassıada'daki gerçek durumu tespit etmek açısından gizli olmasına rağmen, fark edilmesi halinde ordudan atılma hatta hapis cezası alma ihtimalini bile göze alarak, 400'e yakın fotoğraf çektim." diye konuştu.
9 / 70
Taşdelen, Yassıada'da kendisinden önce görev yapan bir yedek subayın, çektiği fotoğrafları bir gazeteye verdiğini daha sonra yakalandığını, ordudan ihraç edildiğini ve hapis yattığını anımsattı.
10 / 70
Çektiği fotoğraflara ve o güne dair anılarına 2004 yılında yayınladığı kitabında yer verdiğini hatırlatan Taşdelen, "Yassıada'da sadece fotoğraf çekmedim. Orada günlük hayata ait birçok günlük, evrak, obje ve yazıları da sakladım. Ben, yüzbaşılıktan ayrıldım ve sivil hayata intikal ettim." dedi.
11 / 70
Yassıada'da yaşanan bazı olayların, kamuoyuna yanlış aktarıldığını savunan Taşdelen, şu örneği verdi:
12 / 70
"Yassıada'da yemeğe giderken, tek sıra gitme mecburiyeti var. Fatin Rüştü Zorlu sıradan ayrılıyor ve Hasan Polatkan da yürümeye başlıyor. İkisi de aynı davadan yargılanıyor, ikisinin arasında konuşmama emri var. Giderken, gelirken konuşmasınlar diye emir verildi bize. Bu sırada bir muhafız subay, Zorlu'yu uyarıyor tek sıra yürümeleri konusunda. Zorlu da 'Biz asker miyiz, bize emredemezsiniz.' diye karşılık veriyor. Tartışmanın büyümesi üzerine kavga çıkıyor ve muhafız subay, Zorlu'nun gözüne yumruk atıyor."
13 / 70
Adnan Menderes'in hücresindeki lambada bulunan ortam dinleme cihazı nedeniyle diyaloglarının "Yemek yer misiniz?", "İlacım nerede?", "Mektup geldi mi?" cümleleriyle kısıtlı olduğunu dile getiren Taşdelen, Menderes'e karşı manevi işkence de yapıldığını hatırlatarak, şunları anlattı:
14 / 70
"Mektuplarını çok geç verirlerdi. Bizi ne zaman görse 'Mektup yok mu?' diye sorardı. Doktor günde 3 kez ilaç verileceğini söylerdi. 'İlacım ne zaman gelecek?' diye sorardı, bir tedirginlik içindeydi. Ortam dinlendiği için konuşamayacaklarını işaretle anlattım. Ben o zaman nişanlıydım. Sağ elimdeki yüzüğü görmüştü. 'Seviyor musun?' diye bir işaret yaptı. Ben de ona işaretle yanıt verdim. 3-4 ay sonra yüzüğü sol elimde görünce, yine işaretle 'Evlendin mi?' diye sordu. Ben de ona 'evet' şeklinde yanıt verdim.
15 / 70
Menderes'in tutukluluğundan beri elinde söğüt ağacından yapılmış bir sigara ağızlığı var. Sigarayı içti, içti ve neredeyse kalmadı. Kendisine Sirkeci'den aldığım yeni bir ağızlık götürdüm. Nöbetim sırasında kendisine verdim ağızlığı. Bana teşekkür etti. Attığı eski ağızlığını onun izniyle aldım. Bu ağızlığı yıllar sonra oğlu Aydın Menderes'e hatıra olarak verdim."
16 / 70
Menderes'in, duruşmalardan ziyade ailesini merak ettiğini belirten Taşdelen, "Tedirgindi. İddianame üzerinde sürekli notlar tutardı. Avukatıyla haftanın 2-3 günü görüşürdü savunmalar için. Menderes idam edildikten sonra şahsi eşyaları valizlere kondu ama o iddianameler atılmıştı, ortadaydı. Ben onları sakladım." dedi.
17 / 70
- Menderes'in intiharını önledi
Yassıada'da görev yaptığı sırada herkesin fotoğrafını çektiğini ancak Menderes'in fotoğrafını çekemediğini ifade eden Taşdelen, merhum Başbakan'ın intihar girişimine ilişkin ise şu anıyı aktardı:
18 / 70"Bu içime dert oldu. 15 Eylül sabahı duruşmaya çıkacaklar, orada kararlar bildirilecek. Başka bir imkan olmadığı için sabaha karşı çekmek istedim. Koridor nöbeti bana geldi. Kapıyı açtım, içeri girdim uyanmadı. Fotoğrafını çektim, uyanmadı. Tekrar çektim, hiç uyanmadı. Dikkatle baktım ağzından çıkan köpükler yastığın üzerinde toplanmış. Anladım bir anormallik olduğunu. Fotoğraf makinasını sakladım ve sıhhi ekibe bilgi verdim. 10 dakika içinde geldiler, midesini yıkadılar. Bir gün yoğun bakımda kaldı. 17 saat sonra kendine geldi. Komutan tabii çıldırdı, 'kim verdi bu ilaçları?' diye. Nöbette olan üç muhafız subay olarak biz suçlu görüldük.
19 / 70
Biz sorgulandık ama hiçbir şeyden haberimiz yok. Menderes'i koridora çıkardılar. Nasıl intihar ettiğini anlatmazsa, bizim suçlanacağımız kendisine söylendi. Menderes de bunun üzerine, kendisine verilen ilaçları biriktirdiğini açıkladı. Bu ilaçların bazılarını içtiğini, bazılarını da ceketinin içinde sakladığını söyledi. Ceketini ters çevirdiler. Yere bembeyaz ilaç tozları döküldü. Bu konuşmalar o gün teybe kaydedildi ve bu konu hakkında kendi el yazısıyla yazı da alındı."
20 / 70
- "İdamdan önce prostat kontrolü yapılmış"
Menderes'in idama götürülmeden önce sağlıklı olduğunu tespit etmek adına muayene edildiğini anımsatan Taşdelen, "Büyük hata orada yapılıyor. Birinci büyük hata; 33 ilaç içmiş, 17 saat komada kalmış bir insanın, tık tıkla kalbini dinleyerek, tansiyonuna bakarak muayene edilmesi çok anormal. Tam teşekküllü bir hastaneye götürülmesi gerekirdi. İkinci büyük hata ise ben görmedim ama prostat kontrolü yapılmış. Bu muayeneye ilişkin ses kayıtlarının da olduğu söyleniyor. Bu ses kayıtları devletin elinde var. Yapıldıysa çok büyük ayıp, idamla ne alakası var. Hakaret olarak yapılan, çirkin bir hareket." diye konuştu.
21 / 70Taşdelen, "Maalesef geleneklerimize ve adetlerimize aykırı olarak gündüz vakti asıldı. O da büyük bir acıdır, faciadır." dedi.
22 / 70
- "Menderes'in yardımını gören kişiler, onun aleyhinde ifadeler verdi"
Menderes'in ailesiyle 2-3 kez görüştüğünü, bu görüşmelerin komutan odasında gerçekleştiğini belirten Taşdelen, sözlerine şöyle devam etti:
23 / 70"Manevi olarak işkence yapıldığına bir örnektir. Ben, ne zaman görsem o fotoğrafı üzülürüm. Bir aile görüşmesinde eşi, iki çocuğuyla beraber ziyaret ediyor Menderes'i. Mizanseni şöyle yapmışlar. Komutan ortada koltukta oturuyor. Eşi bir tarafında, oğlu bir tarafında oturuyor. Menderes ayakta, böyle gariban gibi duruyor. Bir nevi manevi olarak ona acı çektirmiştir bu durum. Başbakanlık yapmış bir insanın, henüz suçu kesinleşmeden ailesinin yanında küçük düşürülmesini doğru bulmuyorum."
24 / 70
Bazı şair, gazeteci ve yazarların Yassıada'da ifade verdiğini hatırlatan Mehmet Nuri Taşdelen, "Üzülerek söylüyorum... Menderes'in her türlü yardımını gören kişiler, onun aleyhinde ifadeler verdi. İnsanın, vefa konusundaki duyguları tamamen değişiyor." değerlendirmesinde bulundu.
25 / 70Dönemin Başbakanı Adnan Menderes anayasayı ihlal etmek, örtülü ödeneği usulsüz harcamak, 6-7 Eylül Olayları ve Vatan Cephesi kurmak gibi suçlamalarla yargılandı. Yargılama öncesi alınan ifadeler fotoğraf karelerine bu şekilde yansıdı.
26 / 70Yassıada’ya gönderilen DP’liler arasında yaşlı ve hasta olanlar da vardı. Hastaların muayene görüntüleri, Milli Birlik Komitesi tarafından dağıtılan reklam fotoğraflarına da yansımıştı.
27 / 70Sorguların ardından ilk duruşma, devrik Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile Tarım Bakanı Nedim Ökmen’in yargılandığı dava oldu. “Köpek davası” olarak bilinen bu davanın konusu, bir Afgan tazısının değerinden fazlasına Atatürk Orman Çiftliği’ne satılmasıydı.
28 / 70Dönemin Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam sehpasına çıkan ilk isim oldu
29 / 70Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu da Polatkan’ın ardından idam edildi.
30 / 70Menderes’in cezası 1961 yılının 17 Eylül’ünde infaz edildi.. Menderes’in altındaki tabure çekildiğinde, saatler 13.30’u gösteriyordu.
31 / 70DP Milletvekili Agah Erozan, idam kararından sonra Yassıada’dan İmralı’ya getirilip bu hücreye konuldu, cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi.
32 / 70Life fotoğrafçısı James Burke, 27 Mayıs 1960 darbesinden yalnızca 4 gün sonra Türkiye'ye geldi ve deklanşörüne bastı. Hareketin başına getirilen Cemal Gürsel’in makam odasına kadar girdi. 1 Ekim 1960'da ise Yassıada'ya giden vapura binenleri fotoğrafladı. James Burke'nin fotoğrafında Cemal Gürsel'in yatağının başucunda Akis dergisi var, kapak "Sabık Başbakan"
33 / 70Fotoğraf 1 Haziran'da çekilmiş, İsmet İnönü.
34 / 70Cemal Gürsel ve Alparslan Türkeş
35 / 70Darbeyi kutlayanların elinde Akis dergisi vardı.
36 / 70Menderes Yassıada'da.
37 / 70Cemal Gürsel ve Alparslan Türkeş.
38 / 70Darbeyi kamyonlara binerek kutlayanlar.
39 / 70Darbeciler Başbakanlık koridorlarında.
40 / 70Yassıada'da Menderes kendisini savunuyor.
41 / 70Askerler Demokrat Parti'nin genel merkezinde.
42 / 70Demokrat Parti genel merkezi gece saatleri.
43 / 70Darbeye sevinenler subayları öpüyorlardı.
44 / 70Adnan Menderes yargılanırken.
45 / 702 Haziran'da Cemal Gürsel ve darbeci kabine toplantıda.
46 / 70Cemal Gürsel, dışarıda bekleyenleri selamlıyor.
47 / 70Darbeye üzülenler kadar birçok sevinen de vardı.
48 / 70Cemal Gürsel
49 / 70Darbeciler Başbakanlık koridorlarında.
50 / 70Meclis'in kapısında bir asker
51 / 70Celal Bayar ve Adnan Menderes
52 / 70Celal Bayar ve Adnan Menderes
53 / 70Cemal Gürsel
54 / 70Gazete bayilerinin önünde kuyruklar vardı.
55 / 70Yassıada'da yargıçlar...
56 / 70Ankara
57 / 70Halk gelişmeleri gazetelerden öğrenmeye çalışıyordu.
58 / 7027 Mayıs darbesini Türkiye radyodan okunan bildiriyle duymuştu ve Radyo Evi darbecilerin üssü oldu.
59 / 70Üniversiteler askerlerin kontrolü altında.
60 / 70Dolmabahçe'den Yassıada'ya gidecek vapura binenler.
61 / 70İstanbul'dan Yassıada yolcuları.
62 / 70Bir grup Anıtkabir'i ziyaret ediyordu.
63 / 70Cemal Gürsel
64 / 70Fotoğraf 1 Ekim 1960 tarihinde çekilmiş, İstanbul'dan Marmara ve Yassıada...
65 / 70Cemal Gürsel ve ekibi
66 / 70Üniversitelerde artık askerler vardı.
67 / 70İstanbul Üniversitesindeki profesörler darbeden sonra toplantıda.
68 / 70Yargılamalar sürerken Dolmabahçe'den kalkan vapur Yassıada'ya doğru yola çıkıyor.
69 / 70Radyo Evi, askerlerin kale gibi koruduğu yerdi.
70 / 70Ali Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edildiği tarihten sonra 20 yıl boyunca Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlandı.