Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. Oktay Bozan, Celaleddin Harzemşah'ın mezarının Silvan'daki Şeyh Halil Türbesi Mezarlığı'nda olduğunu söyledi
Dicle Üniversitesi'nce kurulan komisyonun, Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurucusu olan ve kazandığı savaşlarla Haçlı hareketini durduran Süleyman Şah'ın oğlu Sultan 1'inci Kılıçarslan ile kızı Saide Hatun'un Diyarbakır'ın Silvan ilçesindeki mezarlarının bulunması için yaptığı çalışmaların sonuç vermesinin ardından araştırmalara devam edildi.
DHA'nın haberine göre Büyük Selçuklu Devleti'nin mirasçısı olarak 11'inci yüzyılda kurulup, yaklaşık 200 yıl hüküm süren Harzemşahlar Devleti'nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah'ın mezarının da Silvan'da olduğu belirlendi. Komisyon, Cengiz Han'ın ordularını üst üste mağlup ederek, 'Moğol ordularının yenilemeyeceği efsanesini yerle bir eden hükümdar' olarak anılan Celalettin Harzemşah'ın mezarının bulunması için çalışma başlattı.
'HİNDİSTAN, KİRMAN VE IRAK BÖLGELERİNDE MOĞOLLARLA MÜCADELE ETTİ'
Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. Oktay Bozan, Harzemşahların, Harzem bölgesinde 200 yıl hüküm sürdüğünü belirterek 1220 yılında Celaleddin Harzemşah'ın, devletin başına geçtiğini söyledi. Celaleddin Harzemşah'ın, Moğolları yeryüzünde ilk defa durduran, Moğollara karşı kafa tutan ve direniş gösteren aktör olduğunu kaydeden Bozan, şöyle konuştu:
"Harzemşahlar diye bir devlet var; yaklaşık 150- 200 yıl gibi bir süre Harzem bölgesinde hüküm sürmüş olan, zaman içerisinde imparatorluğa dönüşmüş olan bir devlet. Yaklaşık 8 hükümdarı var, son hükümdarı da Celaleddin Harzemşah'tır. Harzemşah'tan önce babası Muhammed döneminde tarihe yeni bir aktör çıkıyor, Moğollar. Cengiz İmparatorluğu doğuyor. İslam dünyasını etkileyen ve ciddi anlamda yıkıcı etki oluşturan Moğollar'ın bu dönemde ortaya çıkması, özelde Harzemşah'ları genelde ise bütün Orta Doğu'yu şekillendirecektir. Alaaddin Muhammed adındaki Celaleddin Harzemşah'ın babası, Cengiz'e karşı tutunamıyor, başarısız oluyor, tüm savaşlarda ciddi kayıplar vererek ülkesi işgal ediliyor. 1220 yılında Celaleddin Harzemşah, devletin başına geçiyor. Bunun iki problemi var; birincisi içeride siyasi birliği sağlaması gerekiyor, ikincisi ise Moğolların işgal ettiği ülkesini yeniden siyasi birliğe kavuşturması gerekiyor. Bu açıdan defalarca Hindistan'da, Kirman bölgesinde, Irak bölgesinde Moğollarla mücadele ediyor. Moğolları yeryüzünde ilk defa durduran, Moğollara karşı kafa tutan, direniş gösteren bir aktördür Celaleddin Harzemşah. Tarihte umudun ve mücadelenin sembolüdür. Bu başarılarla İslam dünyasında çok karizmatik, gıpta edilen ve hayranlık duyulan bir şahıs oluyor."
'MOĞOLLAR, HARZEMŞAH İÇİN 15 BİN KİŞİLİK ÖZEL BİRLİK KURDU'
Moğollara karşı zafer kazanan Celaleddin Harzemşah'ın, o dönemde Ahlat'ı işgal ettiğini vurgulayan Doç. Dr. Oktay Bozan, bu hatayla Anadolu Selçuklu Devleti ile Eyyubileri karşısına aldığını kaydetti. Bu nedenle Moğollara karşı bir araya gelmesi gereken 3 İslam devletinin, güçlerini kendi içlerindeki iç mücadelede tükettiğine dikkat çeken Bozan, bunu fırsat bilen Moğolların Harzemşah'ı tasfiye için 15 bin kişilik özel birlik kurduğunu aktardı. Bozan, "Böylece Yassı Çemen Savaşı yaşanıyor ve Yassı Çemen Savaşı'nda Anadolu Selçuklu Devleti'yle Eyyubiler, Harzemşahları yeniyorlar. Aslında Moğollara karşı bir araya gelmesi gereken 3 İslam devleti, böylece güçlerini kendi içlerindeki iç mücadelede tüketmiş oluyorlar. Bu durum üzerine Celaleddin Harzemşah, artık dost olması gerekenlerle muhalif konuma düşmüş ve doğuda da Moğollar, ısrarla Celaleddin Harzemşah'ı tasfiye etmek için 15 bin kişilik özel birlikler oluşturarak tasfiye etmeye çalışıyorlar. Bu aşamada Celaleddin Harzemşah, Van, Bitlis, Mardin, Diyarbakır, Silvan, Hani bölgelerinde dolaşarak varlığını idame ettirmeye ve Moğolların tasallutundan kurtulmaya çalışıyor" dedi.
'KARARGAHI BASILIYOR, SIĞINDIĞI DAĞI EŞKIYALAR KUŞATIYOR'
Diyarbakır ile Silvan arasında Moğolların gece karargahı bastığını ve Celaleddin Harzemşah'ın baskından sağ kurtularak Silvan'ın kuzeyinde dağa sığındığını söyleyen Doç. Dr. Bozan, Harzemşah'ın burada eşkıya grubu tarafından kuşatıldığını anlatarak, şunları kaydetti:
"1231'de Diyarbakır- Silvan arasında muhtemelen Ambar Çayı'nın olduğu bölgede karargahının olduğu yerde bir gece baskınına maruz kalıyor. Gece baskınında askerlerinin bir kısmı öldürülüyor, kendisi de sağ olarak kurtuluyor. Silvan'ın muhtemelen kuzey bölgesinde bir dağa sığındığı zaman eşkıyalar tarafından çevresi kuşatılıyor. Celaleddin Harzemşah, eşkıya liderine kendisinin bir sultan olduğunu, kendisi hakkında acele karar vermemeleri gerektiğini, kendisinin ya memleketine gitmesine izin verilmesini ya da Silvan Emiri olan Şahabettin'e götürülmesini, götürülmesi halinde Şahabettin tarafından ödüllendirileceklerini, kendi memleketine gitmesi halinde ise o eşkıya reisini 'emir' yapacağını söylüyor. Eşkıya reisi onu ülkesine götürme teklifini kabul ediyor ve 'Seni ülkene götüreceğim ve beni emir yap' diyor. Eşkıya, kendi eşinin yaşadığı eve Celaleddin Harzemşah'ı götürüyor. Celaleddin Harzemşah evde beklerken, eşkıya atlarını getirmek için dağa gittiğinde bir başka kişi Celaleddin Harzemşah'ı görüyor ve bu kişinin bir Harzem olduğunu, Harzemlerin Ahlat kuşatması esnasında kardeşini öldürdüğünü söylüyor. Bu kişi, eşkıyanın eşinin 'Bu bir sultandır' demesine aldırış etmeden Celaleddin Harzemşah'ı öldürüyor. Celaleddin Harzemşah'ın naaşı, daha sonra Silvan Emiri Muzaffer Şahabettin Gazi tarafından Silvan'a getiriliyor ve Silvan'da defnediliyor. Bunu anlatan kimdir, diye baktığımızda bizzat Celaleddin Harzemşah'ın tarihçisi, diyebileceğimiz En-Nesevi adındaki tarihçi, Siret-i Sultan Celaleddin Mengüberti kitabında bunu çok detaylı bir şekilde anlatıyor."
'MEZAR SİLVAN'DA'
Celaleddin Harzemşah'ın kılıcı, atı ve birtakım özel eşyalarının da Silvan Emiri Şehabettin tarafından Silvan'a getirildiğini aktaran Doç. Dr. Bozan, Harzemşah'ın mezarının Şeyh Halil Türbesi Mezarlığı'nda olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Silvan Emiri Şehabettin, insanları göndererek Celaleddin Harzemşah'ın kılıcını, atını ve birtakım özel eşyalarını Silvan'a getiriyor ve defnediliyor. Silvan'a bakıldığında Sur içinde iki mezarlık var şu an hali hazırda; biri Karabehlül Mezarlığı biri de Şeyh Halil Türbesi Mezarlığı. Karabehlül, Osmanlı döneminde yapılmış olma ihtimali yüksek bir mezarlık olduğundan dolayı kuvvetle muhtemeldir ki Celaleddin Harzemşah'ın mezarı Şeyh Halil Türbesi'nde çünkü daha eski bir mezarlık. Ancak tabi kitabe bulunamıyor çünkü 1260 yılında Moğollar, Silvan'ı kuşattığı zaman 2 yıllık bir kuşatma yaşanıyor ve bu kuşatma sonrasında Silvan ciddi bir zarar görmüş oluyor, bir tahribat yaşamış oluyor. Silvan adeta insansız bir harabeye, bir enkaz yığınına dönüşüyor. 70 kişi kaldığı halde Silvan ele geçiriliyor. Böylesi işgal görmüş bir Silvan'da bizim Celaleddin Harzemşah'ın kitabesine ulaşma şansımız yok ama mezarının kuvvetle muhtemel, tarihi verilerle beraber okuduğumuz zaman bunun orada olma ihtimali yüksek. Bu bilgiyi bir Moğol tarihçisi diyebileceğimiz Cüveyni adındaki tarihçi de veriyor. Süryani tarihçisi Abu'l Farac da sultanın Sufyana dağında öldürüldüğünü ve daha sonra Silvan'a getirildiğini söylüyor. Tabi Sufyana dağını bugün biz bilmiyoruz, kayıtlarda böyle bir dağa karşılaşmadık. İslam tarihi kaynaklarının hemen hemen tamamında tartışmasız bir şekilde Celaleddin Harzemşah'ın mezarının Silvan'da olduğu, tartışmasız bir şekilde anlaşılıyor."
'KİTABENİN OLMAMASI, MEZARIN ORADA OLMADIĞI ANLAMINA GELMİYOR'
Celaleddin Harzemşah'ın mezar yerinin olduğu Şeyh Halil Mezarlığı'nda anıt yapılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Oktay Bozan, "Teknik olarak baktığımızda orada iki mezarlık var, bu mezarlıklardaki kitabeler yeniden okunabilir. Biz Kılıçarslan'dan dolayı gittik mezarlara baktık, kitabeleri okuduk, yatırlara baktık. Tabi eğer kitabe yoksa sizin çok bir şey yapma şansınız yok ama bu çalışmalara engel değil. Tarihi açıdan ve mezarın eskiliği açısından bakıldığı zaman sultanı defneden kişinin de Silvan Emiri olduğu dikkate alındığı zaman bunun Şeyh Halil Mezarlığı'nda olması kuvvetle muhtemeldir. Tabi kitabe olmazsa tam şurasıdır, deme şansımız belki olmayacaktır ama bu, mezarın orada olmadığı anlamına gelmiyor. Mezarı somut tespit edilemezse bile orada anıt yapılmasına engel değil. O insanların varlığı böylelikle somutlaştırılmış olur orada. O açıdan bununla ilgili mutlaka bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum" dedi.