?>

Miraç Kandili Mübarek Olsun. Miraç Nedir ? Miraçta yolculuk nasıl yapıldı ?

İsrâ hâdisesiyle Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya götürülen Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-’a, buradan semâvâta urûc etme, yâni Mîrâc şerefi bahşolundu. Gerçekten, Mescid-i Aksâ’ya varan Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buradan Hazret-i Cebrâîl’in rehberliğinde “Sidretü’l-Müntehâ”ya kadar çıktı.

Kültür - 7 yıl önce

İsrâ hâdisesiyle Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya götürülen Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-’a, buradan semâvâta urûc etme, yâni Mîrâc şerefi bahşolundu. Gerçekten, Mescid-i Aksâ’ya varan Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buradan Hazret-i Cebrâîl’in rehberliğinde “Sidretü’l-Müntehâ”ya kadar çıktı.   Kâinâtın Efendisi Sertâc-ı Enbiyâ -aleyhissalâtü vesselâm- Efendimiz bu hâdiseyi şöyle anlatırlar: “−Ben Kâbe’nin Hatîm kısmında uyku ile uyanıklık arasında idim… Yanıma merkepten büyük, katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak’tı. Ön ayağını gözünün gördüğü en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine bindirilmiştim. Böylece Cibrîl -aleyhisselâm- beni götürdü. Dünyâ semâsına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi. «−Gelen kim?» denildi. «−Cibrîl!» dedi. «−Berâberindeki kim?» denildi. «−Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-» dedi. «−Ona Mîrâc dâveti gönderildi mi?» denildi. «−Evet!» dedi. «−Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!» denildi ve kapı açıldı. Kapıdan geçince, orada Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ı gördüm. «−Bu babanız Âdem’dir! O’na selâm ver!» denildi. Ben de selâm verdim. Selâmıma mukâbele etti. Sonra bana: «−Sâlih evlât hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!” dedi. Sonra Hazret-i Cebrâîl beni yükseltti ve ikinci semâya geldik. Burada Hazret-i Yahyâ ve Hazret-i Îsâ -aleyhimesselâm- ile karşılaştım. Onlar teyzeoğullarıydı. Sonra Cebrâîl beni üçüncü semâya çıkardı ve orada Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm- ile karşılaştık. Dördüncü kat semâda Hazret-i İdrîs -aleyhisselâm- ile, beşinci kat semâda Hârûn -aleyhisselâm- ile, altıncı kat semâda ise Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- ile karşılaştık. «−Sâlih kardeş hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi. Ben onu geçince, ağladı. O’na: «–Niye ağlıyorsun?» denildi. «−Çünkü, benden sonra bir delikanlı peygamber oldu, O’nun ümmetinden cennete girecek olanlar, benim ümmetimden cennete girecek olanlardan daha çok!» dedi.[1] Sonra Cebrâîl beni yedinci semâya çıkardı ve İbrâhîm -aleyhisselâm- ile karşılaştık. Cebrâîl -aleyhisselâm-: «−Bu, baban İbrâhîm’dir; ona selâm ver!» dedi. Ben selâm verdim; O da selâmıma mukâbele etti. Sonra: «−Sâlih oğlum hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi. Daha sonra bana: «−Yâ Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara cennetin toprağının çok güzel, suyunun çok tatlı, arâzisinin son derece geniş ve dümdüz olduğunu bildir. Söyle de cennete çok ağaç diksinler. Cennetin ağaçları “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber!” demekten ibârettir.» dedi. Sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen’in) Hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi. Cebrâîl -aleyhisselâm- bana: «−İşte bu, Sidretü’l-Müntehâ’dır!» dedi.” Burada dört nehir vardı: İkisi bâtınî nehir, ikisi zâhirî nehir. «–Bunlar nedir, ey Cibrîl?» diye sordum. Cebrâîl -aleyhisselâm-: «–Şu iki bâtınî nehir, cennetin iki nehridir. Zâhirî olanların biri Nil, diğeri de Fırat’tır!»[2] dedi…” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 6; Enbiyâ, 22, 43; Menâkıbu’l-Ensâr, 42; Müslim, Îman, 264; Tirmizî, Tefsîr 94, Deavât 58; Nesâî, Salât, 1; Ahmed, V, 418) Sidretü’l-Müntehâ’da Cebrâîl -aleyhisselâm-: “–Ey Allâh’ın Rasûlü! Buradan öteye yalnız gideceksin!” dedi. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: “–Niçin ey Cibrîl?” diye sordu. O da cevâben: “–Cenâb-ı Hak bana buraya kadar çıkma izni vermiştir. Eğer buradan ileriye bir adım atarsam, yanar kül olurum!..” dedi. (Râzî, XXVIII, 251) Artık bundan sonraki yolculuğa Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yalnız de­vâm etti. Kendisine hârikulâde tecellîler lutfedildi. Cenâb-ı Hakk’ın cemâliyle müşerref oldu. Bu yolculuktaki hârikulâdeliklerin lâyıkıyla ifâdeye dökülmesi, hayâl ötesi bir hakîkati, beşer idrâkinin çerçevesine sığdırmaya çalışmak gibi zor bir keyfiyettir. Hakîkati ve asıl mâhiyeti Allâh ile O’nun Habîbi arasında ebedî bir sır olarak kalan muhteşem tecellîler, tamâmen “âlem-i gayb” şartları dâhilinde tahakkuk etmiştir. kaynak:islamveihsan
Haftanın Öne Çıkanları

Kaynanası ile tartışan gelin dehşet saçtı! Çocuklarını öldürüp intihar etti

2018-04-10 09:18 - Gündem

Darbuka çalan üniversiteli İsmail’i döverek öldürdüler!

2018-04-07 16:20 - Özel Haber

’Can Feda’ filminin Gaziantep galası yapıldı

2018-04-07 18:30 - Magazin

Geriye bıraktığı notta cinnete götüren sebepleri anlattı

2018-04-10 11:41 - Gündem

Tekerlekli sandalye ile cezaevine götürüldü

2018-04-10 18:47 - Gündem

Korkunç cinayetin zanlısı yakalandı

2018-04-08 15:49 - Gündem

İki çocuğunu öldürüp intihar eden kadının yazdığı not ortaya çıktı

2018-04-10 09:32 - Gündem

Sürücü kursunda korkunç cinayet!

2018-04-08 09:07 - Gündem

Cinnet getiren annenin öldürdüğü çocukların cenazeleri aileye teslim edildi

2018-04-10 14:24 - Gündem

Uyuşturucu parası vermeyen annesini defalarca bıçakladı!

2018-04-06 14:53 - Gündem

İlgili Haberler

Aliağa’da eğlenceli yarıyıl tatili başlıyor

16:09 - Kültür

Hatay Tanıtım Günleri’nde renkli görüntüler oluştu

17:39 - Kültür

Attouda Antik Kenti ve Hisar köyü ‘En İyi Turizm Köyü’ adaylarından oldu

09:39 - Kültür

Denizli’de Kültür Buluşmaları sevenlerini ağırlamayı sürdürüyor

15:09 - Kültür

Mardian Mall’da film gösterimi yoğun ilgi gördü

12:09 - Kültür

Günün Manşetleri

Gaziantep’te Nöbetçi Eczaneler 25 Kasım Pazartesi

17:34 - Sağlık

Gaziantep’te Defin Listesi 25 Kasım Pazartesi

17:31 - Defin Listesi

29 yaşındaki şahıs demir yolu kenarında ölü bulundu

15:21 - Asayiş

Aile katliamında yeni cesetler bulundu

15:08 - Asayiş

Yılmaz'dan vatandaşlara çorba ikramı

14:59 - Gündem