İstanbul'un Beyoğlu ilçesindeki Galata semtinde yer alan tarihi yapının, İstanbul'un fethi için 715 yılında gelen İslam Arap kumandanlarından ve sahabe neslinden oluşan Mesleme Bin Abdülmelik kumandasındaki ordu tarafından yaptırıldığı rivayet ediliyor. Karadan ve denizden kuvvetli bir şekilde Bizans'ı 1 yıl boyunca kuşatan ordu tarafından Konstantiniyye alınamadı ancak zaptedilen Galata semtinde İmparator Leon'la varılan anlaşma sonucu 717 yılında Arap Mescidi inşa edildi ve İstanbul semalarında ilk ezan sesi duyulmaya başlandı.
7 YIL BOYUNCA İBADET EDİLDİ
İstanbul'daki bu mescitte 7 yıl boyunca ibadetlerini sürdüren Arap ordusunun Şam'da çıkan bir isyanı bastırmak üzere gitmesini fırsat bilen Dominikan papaz ve rahiplerince kiliseye dönüştürülerek minare olarak kullanılan çan kulesi ilave edilen mescide, "San Paola Kilisesi" adı verildi.
FATİH SULTAN MEHMET TEKRAR CAMİYE DÖNÜŞTÜRDÜ
Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethetmesinin ardından mihrap ve minber ilave edilerek tekrardan camiye dönüştürülen yapı, İspanya'dan gelen Endülüs Araplarının bir kısmının Galata çevresine yerleştirilmesiyle "Arap Mescidi" olarak anılmaya başlandı.
1913 YILINDA ZEMİNİNDE ARMALI MEZAR TAŞLARI BULUNDU
1. Mahmut'un annesi ve 2. Mustafa'nın eşi Saliha Sultan ile 2. Mahmut'un kızı Adile Sultan'ın farklı dönemlerde restore ettirdiği camiye, hünkar mahfili, sebil, çeşme, şadırvan, sarnıç gibi ögeler eklendi. Ahşap mimarinin hakim olduğu bu genişletilmiş mescit, çatısına hünkar mahfilinin de ilave edilmesiyle selatin camisi haline getirildi. Caminin 1913 yılındaki onarımı sırasında zemininde Latinler ve Cenevizlilere ait kitabeli ve armalı mezar taşları bulunarak, İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne nakledildi.
SIRA DIŞI MİNARESİYLE KLASİK OSMANLI TARZINDAN AYRILIYOR
Galata'daki Perşembe Pazarı'nın labirent sokaklarında karşınıza çıkan, İstanbul'un en ilginç yapılarından Arap Camisi, kilisenin çan kulesinden çevrilen, 102 merdivenli, sivri külahlı, kare şeklindeki sıra dışı minaresiyle klasik Osmanlı tarzından ayrılıyor. Caminin dört duvarına ve 22 ağaç sütun üzerine oturtulan ahşap ve süslemeli tavanı ile 8 mermer sütuna oturan barok usulünde mahfili bulunuyor. Camiyi, 3 kat halindeki 70 pencere aydınlatıyor. Dikdörtgen şekilli caminin minaresinin altından avluya girilen tonoz halinde bir geçit bulunuyor.
Karakteristik özelliklere sahip camide, yaptırılan restorasyonlarla her ne kadar büyük ölçüde İslamlaşmışsa da gotik geçmişini belgeleyen mimari ögelerin fark edilmesi mümkün. Kıbleye yönelik öndeki kalın duvara yerleştirilen mihrabın solundaki küçük oda, Mesleme'nin çilehanesi, avludaki kabirin ise türbesi veya makamı olduğu belirtiliyor.
İŞTE ARAP CAMİSİ’NİN BİLİNMEYEN ÖZELLİKLERİ
Mimari özelliği Arap tarzını yansıtan caminin minaresi 716'da Şam'da yapılan Emevi Cami'nin minaresini anımsatıyor.Cami ahşap olmasına rağmen tahtakuruları yapıya yanaşmıyor. Haşerat ve böcekler camiden uzak duruyor.Fatih Sultan Mehmed, kumandan ve tabiin (sahabeyi gören Müslüman) olan Mesleme bin Abdülmelik hürmetine Arap Camisi'nin yanı başına makam yaptırdığı ifade ediliyor. Kabrinin ise Şam'da olduğu belirtiliyor.Caminin mihrap kısmında olan çilehane, ilk mescidin temelinin atıldığı ve ilk ezanın okunduğu yer.Cami içindeki duvarlarda Arapça yazılar mevcut. Bu yazılarda İstanbul'un fethiyle ilgili hadisin beyit hali ve silik bir şekilde ebced hesabı yazıları var.Mesleme bin Abdülmelik'in, Ayasofya'daki Üçbucak denilen yerde de ibadet ettiğini Evliya Çelebi aktarıyor.Kutsal emanetlerin örneğin Sakal-ı Şerif'in eskiden caminin çilehane kısmında saklandığı belirtiliyor. Günümüzde güvenlik nedeniyle cami imamına zimmetli olarak muhafaza ediliyor. KAYNAK : Sabah, AA