Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hatay merkezde yaptıkları incelemelerin ardından Afet Koordinasyon Merkezi'ne geçerek görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerinin ardından kameralar karşısına geçen Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu. Gerçekleşen deprem felaketinin Türkiye'nin ne kadar zorlu bir coğrafyada olduğu gerçeğini bir kez daha gösterdiğini söyleyen Erdoğan, “Vatanımızı derin bir aşkla sevdiğimiz için onun güzellikleri ile birlikte zorluklarını da kabulleniyoruz. İnsanlığın kadim çağlarından beri medeniyetlerin, devletlerin ve toplumların en önemli mücadele alanı olan bu coğrafyanın emanetinin son bin yıldır sahibi olmakla gurur duyuyoruz. Bu aşkla kimi zaman dışarıdan gelen istilacılara, kimi zaman içeride zuhur eden bozgunculara, kimi zaman insan iradesini aşan tabiat felaketlerine karşı vatanımıza hep sahip çıktık. Haçlı seferlerine, Moğol istilalarına, asırlar boyu yaşadığımız nice siyasi sosyal çalkantılarla dört bir yanımızdan gelen saldırılara inançla, sabırla karşı koyduk. Millet olarak kendimizle birlikte coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizin de hakkını hukukunu, onurunu korumak için canımız dahil hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. Cumhuriyet tarihimiz boyunca demokrasi ve kalkınma mücadelemiz kesintisiz sürdü. Evet bin yıldır bu vatan topraklarında ne yaşarsak yaşayalım asla teslim olmadık, vazgeçmedik, umutsuzluğa kapılmadık. İki hafta önce bugün yaşadığımız depremleri işte bu uzun ve meşakkatli yürüyüşün acı bir sayfası olarak kalplerimize ve milli hafızamıza nakşettik” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin yaşadığı depremlerin dünyada eşi benzeri olmayan hadiseler olarak tarif edildiğini hatırlatan Erdoğan, “Depremde kırılan beş ayrı fay hattının yüzlerce kilometrelik bir alanda üzerinde yaşadığımız toprakta 7 metreyi aşan yer değiştirmelere yol açtığı belirlendi. Sarsıntının sebep olduğu yıkıma çetin kış şartlarının sıkıntıları da eklenince depremden sonraki ilk günlerde tüm gayretlerimize rağmen kimi eksiklik ve aksaklıklar yaşandığını biliyoruz. Deprem bölgesindeki kamu ve sivil toplum afet kapasitesinin ilk anda büyük ölçüde devre dışı kalması güçlükleri daha da arttırdı. Deprem anından itibaren tüm bakanlıklarımızı, kurumlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı harekete geçirdik. Devletin ve milletin tüm imkanlarını bölgeye ulaşmak, arama kurtarma çalışmalarını başlatmak, yardımları organize etmek için seferber etik. 81 ilden doğrudan bu işle görevli olanlar dışında arama kurtarma yapabilecek, enkaz kaldırma yardım güvenlik çalışmalarına destek olabilecek tüm kamu görevlilerini, tüm sivil organizasyonları deprem bölgesine yönlendirdik. Milletimizin tamamı bu seferberliğe gönüllü olarak zaten katıldı. Uluslararası yardım çağrısı yaparak, diğer ülkelerden yardım ekiplerini de davet ettik. Olağanüstü hal, afet bölgesi, mücbir sebep ilanları ile süreci yürütmek için hukuki altyapı oluşturduk. Depremin yıktığı binaların altında kalan vatandaşlarımızı çıkarmak, bununla birlikte felaketten kurtulan insanlarımız yeniden hayata bağlamak için çalıştık. 6 bini aşkın artçı sarsıntının yol açtığı tehlikelere rağmen ekiplerimiz kahramanca çalışmalarını yürüttü. Tamamen yıkılmış 21 bine yakın binada 71 binin üzerinde bağımsız birimin üzerinde enkaz kaldırıldı. Ağır hasarlı 118 bin binadaki 412 bin bağımsız birim tahliye edildi. Orta hasarlı 24 binden fazla binadaki 133 bini aşkın bağımsız birimdeki vatandaşımızın geçici barınma merkezlerine nakli sağlandı. Deprem bölgesinde 3 milyon 108 bin bağımsız birimin az hasarlı ve hasarsız olduğu belirlendi. Çevre Bakanlığımız 7 bin 328 personel ile gerçekleştirdiği hasar tespit çalışmalarını bitirmek üzere. Vatandaşlarımız e-Devlet sistemi üzerinden evlerinin hasar durumu raporlarına ulaşabiliyor. Deprem anından itibaren yürütülen çalışmalarda 35 binden fazlası arama kurtarma olmak üzere 271 bin destek, yardım ve güvenlik personeli görev aldı. Ülkemizin çeşitli yerlerinde 12 binin üzerinde ağır iş makinası bölgelerdeki enkaz kaldırma altyapı faaliyetlerine katıldı. Milli Savunma Bakanlığı ile emniyet ve jandarma teşkilatları başta olmak üzere kamu kurumlarımıza ait 77 uçak, 120 helikopter, 38 gemi, 45 insansız hava aracı, kurtarma yardım ve tahliye çalışmalarına katıldı. Savunma Sanayii Başkanlığımız enkaz altı ve duvar arkası görüntüleme sistemleri de arama kurtarma faaliyetlerinde kullanıldı. Kızılay başta ülkemizin dört bir yanında yüzlerce sivil toplum kuruluşumuz, belediyemiz, gönüllülerimiz, seyyar mutfaklarla gıda, giyecek yardımları ile depremzedelerin yanında” diye konuştu.
"Milletimiz deprem bölgesinden şehrine gelen kardeşlerine kucağını açarak, imkanlarını onunla paylaşarak alicenaplığını göstermiştir”
Deprem bölgesinde günde yaklaşık 2 milyon 400 bin vatandaşa sıcak yemek ikramı yapıldığını belirten Erdoğan, “Bölgede dağıtılan battaniye sayısı 3 milyona, kurulan çadır 188 bine, hizmete sunulan konteynır sayısı 10 bine ulaştı. Deprem bölgesinin özellikle ağır hasar alan şehirlerine battaniye, çadır ve konteynır sevkiyatları sürüyor. Halen 65 bini kurulumu süren konteynır sayısını 100 bine, ihtiyaç halinde 200 bine çıkartabileceğiz. Halihazırda depremzedelerimizden çadırlarda barınan sayısı 751 bini, konteynırda barınan sayısı 24 bini, yurtlarımızda barınan sayısı 252 bini, Milli Eğitim Bakanlığı kurumlarında barınan sayısı 462 bini, kamu ve özel sektör otel ve misafirhanelerinde barınanların sayısı 195 bini bulmuştur. Böylece toplamda 1 milyon 684 bin vatandaşımızın barınma ihtiyacı giderilmiştir. Taleplerine binaen 62 bin vatandaşımız karayolu, 289 bin vatandaşımız havayolu, 21 bin vatandaşımız demir yolu, bin 156 vatandaşımız deniz yolu ile deprem bölgesinden diğer şehirlere tahliye edilmiştir. Milletimiz deprem bölgesinden şehrine gelen kardeşlerine kucağını açarak, imkanlarını onunla paylaşarak alicenaplığını göstermiştir” şeklinde konuştu.Konuşmasında deprem fırsatçılarına da değinen Erdoğan, “Sayısı az da olsa depremi fırsata dönüştürme, depremzedeleri istismar etme peşinde olan karakter fukaraları çıkabiliyor. Kamuoyuna veya kurumlarımıza ulaşan şikayetlerle ilgili gereken hukuki işlemler yapılmakla birlikte, milletimiz asıl cezayı bunları vicdanında mahkum ederek vermektedir” dedi.
Depremde 41 bin 156 kişinin hayatını kaybettiğini, 114 bin 834 kişinin ise enkazdan kurtarıldığını vurgulayan Erdoğan, “Hala kaldırılan enkazlar bittikten sonra, kayıtlar kontrol edildikten sonra bu sayı kesinleşecektir” açıklamasında bulundu.
"Güçlendirme diye bir mantıkla asla bu bölgede inşa ve ihya çalışmaları yapmayacağız"
Depremden zarar gören şehirlerin tamamının konutu, sanayisi, tarımı, tarihi ve kültürel değerleriyle yeniden ayağa kaldırılacağını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
“Hiçbir vatandaşımızı ne acısında, ne hayatını yeniden kurmada ne de geleceğini inşa etme gayretinde asla yalnız bırakmayacağız. İnsanlığın ortak miraslarını bünyesinde barındıran bu bölgeye devlet ve millet olarak birlikte sahip çıkacağız. Sağlam ve az hasarlı binalarda hayatın normalleşmesini sağlayacak adımları atıyoruz. Çadır kent, konteynır kentlerde barınan vatandaşlarımızı 1 yıl içinde inşa edeceğimiz sağlam, güvenli, huzurlu konutlara taşımaya başlayacağız. Depremden tek bir binası bile hasar almadan alnının akı ile çıkan TOKİ'mizin hazırlıkları sürüyor. Mart ayı içinde Hatay'da 40 bin 426 konutun, Kahramanmaraş'ta 45 bin 67 konutun, Adıyaman'da 25 bin 882 konutun, Gaziantep'te 18 bin 544 konutun, Malatya'da 44 bin 770 konutun, Osmaniye'de 9 bin 550 konutun, Diyarbakır'da 6 bin konutun, Urfa'da 3 bin konutun, Elazığ'da 3 bin 750 konutun, Adana'da 2 bin 500 konutun, Kilis'te 250 konutun inşasına başlıyoruz. Hasar tespit, enkaz kaldırma ve yer belirleme işleri bittikçe her ilimizde bu konut sayıları artacaktır. Tüm konut alanlarını yeni bir şehir planı çerçevesinde zeminkalitesine, fay hattına olan mesafesine bakarak kendi mimarisine, tarihi ve kültürel dokusuna uygun şekilde tasarlıyoruz. Konutlarımızın hiçbiri zemin artı 3 veya 4 katı geçmeyecek. Köylerimizde ihya çalışmalarını da evi ile ahırı ile bahçesi ile parkıyla kendi özgün mimarisine göre aynen Manavgat'ta yaptığımız gibi gerçekleştireceğiz. Güçlendirme diye bir mantıkla asla bu bölgede inşa ve ihya çalışmaları yapmayacağız. Hepsi sıfırdan zemin artı 3, bilemedin 4 kat, bu şekilde inşaatlarımızı yapacağız. Ülkemizdeki tüm üniversitelerimizden jeofizik, jeoteknik, sismoloji hocalarımızla, deprem uzmanlarımızla yoğun istişare halinde çalışıyor, buradan çıkan sonuçlara göre hareket ediyoruz. Demirden çeliğe, çimentodan seramiğe gereken tüm yapı malzemelerinin kaliteli ve hızlı tedariki ile ilgili planlamalar sürüyor. Sağlam zeminde doğru tekniklerle inşa edilen yapıların yıkılmadığını bu depremlerde bir kez daha gördük. Ülkemizin önde gelen tüm mimarlarını, mühendislerini, şehir plancılarını harekete geçirdik. Yerleşim yerlerimizi mümkün olduğu kadar ovalardan dağlara doğru kaydırarak zemin sıvılaşmalarından uzak tutmak istiyoruz. Kadim yerleşim merkezlerimizi tarihi dokusuna uygun koruyarak planlamalar yapıyoruz. Her adımımızı ortak akla uygun atıyoruz. En çok önem verdiğimiz zemin etütleri mikro bölgeleme olarak tarif edilen teknikle yürütülüyor. Bu çalışmalara göre çıkan imar sınırlamaları, kat yüksekliği, yoğunluk azaltımları tamamen vatandaşımızın mal ve can güvenliğini sağlama amaçlıdır.”Erdoğan, deprem bölgelerindeki TOKİ kredi ödemelerinin de 3 ay süreyle ertelendiğini açıkladı.
Murat Horoz - Erdal Can İçelli - Batuhan Toprak