Yılmazkaya soru önergesinin gerekçesinde, Gaziantep Üniversitesi Yönetiminin, Prof. Dr. Semih Giray hakkında profesörlük unvanını hak etmeden elde ettiği iddiasıyla soruşturma başlattığı ve bunun üzerine disiplin kurulunun üç defa toplandığı, Kurulun, her defasında Giray’a ceza vermeyi gerektirecek bir neden bulunmadığı, herhangi bir disiplin suçunun oluşmadığı yönündeki kararına rağmen, Üniversite Yönetiminin YÖK’ün yetki alanında olan unvan kaldırma işlemini kendi bünyesinde gerçekleştirdiği ile ilgili iddiaların açıklığa kavuşması ve kamuoyunun aydınlatılması gerektiğini vurguladı.
Yılmazkaya, Türk Nöroloji Derneği Girişimsel Nöroloji Başkanı olan, 2010 yılında doçentlik ünvanını alan, 2014’te Gaziantep Üniversitesine doçent olarak atanan ve 2015’te profesör unvanını kazanan, 2016’da Tıp Fakültesinde bölgenin en büyük kapsamlı inme merkezi ve inme yoğun bakım ile nöroyoğun bakımını kuran, 2019’da İnme Tebliğine katkılarından dolayı Sağlık Bakanlığı Onur Ödülüne layık görülen, 2020’de Dünya Girişimsel Nörolojisine katkılarından dolayı Amerika Birleşik Devletleri Girişimsel Vasküler Nöroloji Onur Ödülünü Türkiye adına kazanan, Türkiye’nin birçok yerine inme konusunda yetiştirdiği 12 nöroloji uzmanını gönderip birçok ilde yeni inme merkezlerinin kurulmasına destek veren bilim insanı Prof. Dr. Semih Giray’ın ülkeye, millete ve bilime yaptığı katkı ve hizmetlerin YÖK tarafından bilinip bilinmediğini sordu.
Her Önüne Gelen İstediğinin Unvanını Alamaz!
“Gaziantep Üniversitesi Yönetimi, YÖK’ü yok sayarak fiili bir durum yarattı” diyen Yılmazkaya, “Devlet kurumlarının bireysel ve keyfi uygulamalarla kendi içindeki hiyerarşiyi hiçe sayarak yetki alanlarının dışına çıkarak devletin en önemli işleyişini baltalaması kabul edilemez. Eğer bir suçu varsa ünvanını alabilecek yer YÖK’tür. Her önüne gelen istediğinin ünvanını alamaz. Eğer bu keyfiliğe izin verilirse her yönetim istemediğini, sevmediğini görevinden alır, boşalan kadroya istediğini atar” dedi.
“Gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak için yasal sürecin izlenmesi hayati önem taşıyor” diyen Yılmazkaya, Cumhurbaşkanlığının, Milli Eğitim Bakanlığının ve YÖK’ün cevaplaması için TBMM Başkanlığına verdiği önergede şu noktaların aydınlatılmasını istedi;
Herhangi bir üniversite yönetimi kendi bünyesindeki bir öğretim görevlisinin unvanını kaldırabilir mi? Bu yetki YÖK Disiplin Kurulunda mı? Yoksa Üniversite Yönetimlerinde mi? Bu yaratılmış olan fiili durumla ilgili Üniversite Yönetiminin bir yetki aşımı söz konusu mu? Üniversite yönetimlerinin geçmiş dönemlerde unvan kaldırma ile ilgili yaptığı örnekler var mı? Eğer bu tip örnekler var ise hangi üniversitelerde, hangi öğretim görevlilerine, ne gerekçeyle yapılmıştır? Üniversite Disiplin Kurulunun her defasında ceza vermeye gerek yoktur dediği Giray için, daha sonra üniversite yönetiminin devreye girerek alelacele Yönetim Kurulunu toplayıp yetki alanının dışına çıktığı, söz konusu ismin profesörlüğünün iptal edilmesinin oylamaya sunulduğu ve bu doğrultuda karar aldığı doğrumu? Üniversitenin disiplin kurulunca yürütülen soruşturmalarda Prof. Dr. Semih Giray’ın herhangi bir disiplin suçunun oluşmadığı yönündeki kararları YÖK Başkanlığına iletilmiş midir? Eğer bu yönde kararlar var ise Üniversite Yönetimi görevi kötüye mi kullanmıştır? Buradaki kasıt nedir? Gaziantep Üniversitesi Yönetim Kurulunun kendisini YÖK Disiplin Kurulunun üstünde bir makam olarak görüp yetkisiz bir karar vererek, Prof. Dr. Semih Giray’ın unvanını kaldırdığı ile ilgili YÖK Başkanlığının ve yönetiminin bilgisi var mı? Türkiye’de hiçbir örneği bunmayan bu kararın yetki sınırlarını aşan ve devlet işleyişini ve hiyerarşisini alt üst eden Gaziantep Üniversitesinin Yönetimi hakkında bir disiplin soruşturması başlatılacak mı?