İstanbul
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Can Dinçer, "TÜRKBESD’e üye firmalar olarak geçen yıla göre yatırımlarımızı yüzde 30’un üzerinde bir oranda artırmayı planlıyoruz. İhracatın öneminin giderek arttığı bir dönemde sektörümüzün maliyet yükünü azaltacak adımlar ise rekabet gücümüzü korumak adına kritik önem taşıyor." dedi.
TÜRKBESD, düzenlediği online basın toplantısında sektörün 2021 yılında aldığı sonuçları değerlendirdi.
Türkiye’nin önde gelen beyaz eşya ve küçük ev aletleri şirketlerini (Arçelik, Arzum, BSH, Dyson, Electrolux, Haier Europe, Miele, SEB, Silverline ve Vestel) temsil eden TÜRKBESD’in verilerine göre, 2021’de 6 ana üründe beyaz eşya ihracatı adet bazında 2020’ye kıyasla yüzde 18 artış gösterdi. TÜRKBESD’e üye firmaların Türkiye satışlarının artışı bir önceki yıla göre yüzde 9 olurken, toplam satışlardaki artış yüzde 16 olarak gerçekleşti. Üretimdeki artış oranı ise yüzde 17’ye ulaştı.
Toplantıda konuşan TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer, "2021 yılında beyaz eşya satışlarımız bir önceki yıla göre yüzde 16 oranında artarak 34 milyon 407 bin 771 adete ulaştı. İhracat adedimiz 25 milyon 927 bin 342 olarak gerçekleşti. 2021 yılında elde ettiğimiz bu sonuçlar, ham madde fiyatlarındaki artış ve tedarik sıkıntıları gibi olumsuzluklara rağmen, süreci iyi yönettiğimizi gösteriyor." diye konuştu.
- "İhracata yönelik üretim yapan tesislerin doğalgaz ve elektrik kısıtlamalarından muaf tutulması kritik önemde"
Dinçer, 2021 yılında temel girdilerinden plastikte, paslanmaz çelikte ve ambalajda maliyet artışının 2020 yılı ile kıyaslandığında TL bazında iki katın üzerinde gerçekleştiğine dikkati çekerek, "Lojistik maliyetlerimiz ise bir yılda 4 kattan fazla arttı. Global çip krizi nedeniyle elektrik komponentlere erişimin zorlaşmasıyla tedarik maliyetlerinde ciddi artışlar yaşanıyor. Enerji fiyatları da maliyetlerimizi artıran bir diğer faktör. Örneğin; Ocak 2022 itibarıyla elektrikte Ulusal Sanayi Tarifesi’ne yüzde 125 zam gelmiş durumda. 2021 yılında, artan üretim maliyetleri, çip ve sektörümüzün en önemli ham maddesi olan yassı çelik temin etmekte yaşanan sıkıntılar gibi zorluklara rağmen, güçlü AR-GE’miz ve yan sanayimiz ile alternatif çözümler üreterek başarılı sonuçlar aldık. Maliyet artışlarının yaşandığı bir dönemde ihracata yönelik üretim yapan tesislerin doğalgaz ve elektrik kısıtlamalarından muaf tutulması ise kritik önemde, bu hususta bakanlıklarımızın desteklerini rica ediyoruz." şeklinde konuştu.
"Yatırım oranımız yüzde 30’dan fazla artacak"
Sektörün özellikle AR-GE ve teknoloji alanında önemli yatırımlar yaptığını ifade eden Dinçer, "Türkiye’nin en fazla patente sahip sektörüyüz. 2022 yılının zorlu geçeceği yönündeki öngörülere rağmen umudumuzu koruyoruz. TÜRKBESD’e üye firmalar olarak geçen yıla göre yatırımlarımızı yüzde 30’un üzerinde bir oranda artırmayı planlıyoruz. 480 milyon dolara yaklaşan yatırım planlarımız ilave üretim tesisi, kapasite artışı, makine parkı yenilenmesi, dijital dönüşüme yönelik teknolojik inovasyon, enerji verimliliği, yeşil dönüşüme yönelik ürün tasarımı ve süreçlerini kapsıyor. İhracat ivmemiz son 5 yılda daha da artmış durumda. Yıllık ihracat hacmimiz 4,5 milyar doları aştı. İhracatın öneminin giderek arttığı bir dönemde sektörümüzün maliyet yükünü azaltacak adımlar ise büyük önem taşıyor. 2022’de de ihracatımızı artırmaya devam edip, iç pazarda müşterilerimizin değişen taleplerine karşılık vererek başarılı bir yıl geçirmeyi hedefliyoruz."değerlendirmesinde bulundu.
"Kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuat özel sektörle birlikte şekillendirilmeli"
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Semir Kuseyri ise Türkiye’nin beyaz eşyada yüksek teknolojili üretim merkezi haline getirilmesi hedefine dikkati çekerek bu konuda yatırım ihtiyaçlarının belirlenmesi, inovasyon ekosisteminin geliştirilmesi, iş gücü dönüşümü ve hukuki alt yapının sağlanması gerektiğini vurguladı.
Kuseyri, hukuki altyapı ile ilgili olarak, "Ülkemizde kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuatın, Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ile uyumunun sağlanması ve bu konunun önümüzdeki günlerde bir ihracat engeli oluşturmaması için ilgili kamu kurumlarımız tarafından yürütülmekte olan çalışmalar için müteşekkiriz. Mevzuat uyumunun sağlanması ile birlikte AB nezdinde GDPR yeterli ülkeler arasında yer almak için diplomatik istişarenin yürütülmesini ve sürecin özel sektörün görüşleriyle birlikte şekillendirilmesini önemli görüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Yassı çelikte gümrük vergisi politikası gözden geçirilmeli"
Toplantıda beyaz eşyanın ana girdisi olan yassı çelik temini ve vergilendirmesi konusuna da değinildi. TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz, 2022 başı itibarıyla yapılan düzenleme ile paslanmaz sac ürünlerinin gümrük vergileri yüzde 12’den 8’e düşürülmüş olsa da bu durumun nihai kullanıcı sektörlerin sorunlarını karşılamakta yetersiz kaldığını söyledi.
Yavuz, şunları söyledi:
“Ülkemizde henüz yapılamayan ve geçtiğimiz yıllarda gümrük vergisi uygulanmama kararı alınmış ALUSI kalite saclarda Gümrük Vergisi’nin yüzde 15’e çıkarılması rekabetçiliğimizi son derece olumsuz etkileyecektir. Ülkemizde özellikle istenen kalitede uygun sıcak sacın yeterli kapasiteye sahip olmaması sebebiyle hem fiyatlar hem de teslimat süreleri son derece olumsuz etkilenmiştir. Arz-talep uyumsuzluğu ve yerli üretimin ihracata yönelmesi nedeniyle neredeyse her çeyrek yüksek fiyat artışları ile karşılaştık. Sektörün temel girdilerinden olan yassı çelik ürünlerinde gümrük vergisi politikasının yeniden gözden geçirilmesi ve en azından arz/talep dengesi sağlıklı bir seviyeye gelen kadar kaldırılması önem arz etmektedir."
"Elektrik fiyatlarındaki artışla enerji verimli ürünlerin önemi daha da arttı"
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Özkadı ise elektrik fiyatlarındaki artışa değinerek enerji verimli ürünlerin çok daha önemli hale geldiğini vurguladı. Özkadı, “Elektrik fiyatlarında son bir aydaki artışlarla birlikte 4 kişilik bir ailenin aylık ortalama harcaması yüzde 75 arttı. Enerji verimli ürünlerin kullanımı tasarruf sağlanmasına yardımcı olacaktır. Hanelerde yüksek enerji verimli ürünlere geçişin hızlandırılması için tüketicinin desteklenmesi ve teşvikler sağlanması önemlidir. Enerji verimi yüksek olan ürünlerde KDV, ÖTV muafiyeti getirilmesi, taksit sayısının artırılması ve enerji sınıfı yüksek ürünlerin satın alımında daha düşük faizli kredi kullanımı gibi destekler verilmesinin enerji verimliliğin giderek önem kazandığı bu dönemde son derece yararlı olacağını düşünüyoruz." diye konuştu.
AB’nin yeni rekabetçi büyüme stratejisi olan Yeşil Mutabakat kapsamındaki gelişmelere de değinen Özkadı, konunun ekonomi dönüşümü için fırsat olarak görülmesi gerektiğini belirterek “Bu doğrultuda karbon nötr olma vizyonuyla bütüncül bir iklim değişikliği ve yeni bir kalkınma politikası geliştirmeliyiz." dedi.
Özkadı, son dönemde AB’nin firmaların yeşil finansmana erişimleri için kritik olacak Taksonomi düzenlemesini onayladığını belirterek, "İlgili düzenleme iklim değişikliği azaltımı ve uyum hedeflerine önemli ölçüde katkıda bulunan faaliyetlerin şeffaf bir şekilde değerlendirilmesini hedefleyen teknik kriterler içeriyor. Bu bakımdan iklim ve çevre kriterleri için net bir sürdürülebilirlik ölçütü sunacak." şeklinde konuştu.
Paris Anlaşması’nın onaylanması sonrasında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Türkiye 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi, Türkiye’nin Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı çalışmalarının başlamasını büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını anlatan Özkadı, İklim Şurası’nın da iklim stratejilerimizin belirlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandıklarını söyledi.