Urartu Kralı II. Sarduri tarafından milattan önce 750 yılında yaptırılan Çavuştepe Kalesi ve kuzey kısmındaki nekropol (arkeolojik şehirlerde mezarlıkların ve toplu mezar yerlerinin bulunduğu bölge), alanında yürütülen kazı çalışmalarında, Urartuların ölü gömme adetleri ve yaşam tarzına ilişkin yeni bulgular elde edildi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle yapılan kazılarda, biri yetişkin biri de çocuk olduğu değerlendirilen iki yeni mezar tipi daha tespit edildi.
Diyarbakır Çayönü Höyüğü'nden 5 bin yıllık sandık mezar çıktı
YENİ ÖLÜ GÖMME ADETLERİ ORTAYA ÇIKTI
Arkeologlarca incelenen mezarlarda ölülerin değerli eşyalarının yerinde olmadığı ve kemiklerin farklı bir alanda olduğu tespit edildi. Kazı başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, Çavuştepe Kalesi'nde 1961'den 1986'ya kadar açılmış ve ortaya çıkartılmış alanda daha çok konservasyon ve korumaya yönelik çalışma yaptıklarını belirtti. Kalenin nekropol alanında 2017'den beri kazı yaptıklarını, bu çalışmalarda Urartu arkeolojisi ve ölü gömme gelenekleri açısından çok önemli arkeolojik verilere ulaşıldığını kaydeden Çavuşoğlu, bu yılki kazı çalışmalarında biri hocker (cenin) pozisyonunda gömülen çocuk diğeri ise yetişkin bir bireye ait olduğunu düşündükleri yeni mezarlar bulduklarını söyledi. Bulunan yeni tip mezarların Urartuların ölü gömme adetlerine ilişkin kendilerine yeni bilgiler verdiğini aktaran Çavuşoğlu, "Daha önce nekropol alanında sandık mezar, oda mezar, toprağa gömülü dediğimiz normal mezar ve ölünün yakılarak gömüldüğü urne mezar tipleri vardı. Şimdi ise yeni bir mezar tipiyle karşılaştık. Sıralı mezar şeklinde, cesetler bir platformun yanında konulmuş." diye konuştu.
YETİŞKİN BİREYE AİT
Yetişkin bireye ait iskeletin kendi dönemi içerisinde tahrip edildiğini anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "Muhtemelen eski çağdaki bu ölünün de takılarıyla gömüldüğünü ve bu takıları almak maksadıyla mezarın yeniden açıldığını tahmin ediyoruz. Kazının devam eden kısmında bu durum çok daha netlik kazanmış olacak. Bireylerde genellikle ona ait eşyalara rastlayabiliyorduk. Geçen yıl da buna benzer takılarıyla bulduğumuz bir mezarda önemli bir bulgu elde etmiştik. Ancak son bulduğumuz yetişkin bireyde herhangi bir şeye rastlamamanın yanında cesedinin karışık olarak bulunması, tahrip edildiğini gösteriyor çünkü cesedin baş kısmını ayakların yanında, omurlarını daha başka bir bölümde, dağılmış vaziyette bulduk. Akıllara defineciler tarafından kazılmış olma ihtimali de gelebilir ancak yaptığımız araştırmalarda kendi dönemi dışında herhangi bir kaçak kazı izine rastlamadık."
DAHA ÖNCE HİÇ KARŞILAŞMADIĞIMIZ BİR MEZAR GELENEĞİ
Mezarları buldukları alanda özellikle taş sıralı mimari bir dokunun bulunduğunu anlatan Çavuşoğlu, Urartuların klasik özelliklerini taşıyan mezarların dışında bir mezar bulduklarını belirtti.Yeni bir mezar geleneğiyle karşılaştıklarını dile getiren Çavuşoğu, şöyle devam etti:"Bulduğumuz yeni mezarlar sur duvarına benzer, üç sıra taş ile çevirili bir alanın eteğinde, belirli bir eksende ilerliyor. Bu duvarın hemen eteğinde, inhumasyon dediğimiz ceset gömü şekli iskeletlere rastlıyoruz. Daha önce Urartu'nun birçok nekropolü kazıldı ancak burada bizi şaşırtan daha önce karşılaşmadığımız bir mezar geleneği olması. Bunlardan birincisi belirli bir düzen içerisinde devam eden mimari bir doku var ve bu doku üzerinde herhangi bir kerpiç yapı yok. Platforma benzer bir düzen oluşturmuşlar. Bu düzenin hemen yarım ile bir metre arasındaki eteğinde inhumasyon gömülere rastlıyoruz. Bu gömüler de hem bizim için hem de bu alan için Urartu nekropolleri ve Urartu mezar gelenekleri içinde özel bir yer teşkil ediyor. Bu mezarlığın ise günümüzden 2 bin 750 yıl öncesinde kullanıldığını düşünmekteyiz."
KAYNAK : AA