Ankara
Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.
Şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine de başsağlığı dileyen Çelik, Diyarbakır annelerinin evlat nöbetinin her zaman gündemlerinde olduğunu belirterek, annelere sevgi ve saygılarını iletti.
Çelik, bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 38'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne her türlü desteklerinin sürdüğünü ifade etti.
Kıbrıs Türk davası ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunda emeği olan Dr. Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı rahmetle anan Çelik, "Bugünlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun anlamı daha da iyi idrak ediliyor ve daha iyi anlaşılıyor. Rum-Yunan ikilisinin bütün güçlerini kullanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerini gasbetme yönündeki saldırgan ve maksimalist davranışları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ne kadar haklı bir zemine oturduğunu, Kıbrıs Türk davasının ne kadar önemli bir dava olduğunu bir kere daha gösteriyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi hayatının her anında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve Kıbrıs Türk davasının yanında olduğunu ve bu mücadeleyi sürdürmeye devam ettiğini söyleyen Çelik, "Özellikle son zamanlarda Doğu Akdeniz'de ortaya çıkan ve başka ülkeleri de yanlarına alma gayretiyle Rum-Yunan ikilisinin bu haksız ve hukuksuz siyasetine karşı en güçlü duruşu Cumhurbaşkanımız ve Türkiye ortaya koymaya devam ediyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hiçbir zaman yalnız kalmayacak, Kıbrıs Türk davası hiçbir zaman desteksiz kalmayacaktır." dedi.
Çelik, gönüllerinin ve her türlü desteklerinin Kıbrıs Türk davasıyla beraber olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
"Geçmişten bugüne ne zaman masaya oturulsa Rum tarafı birtakım kazanımlar elde etme, ondan sonra da masayı bozma, daha sonra tekrar masaya oturmayıysa önceden kaldıkları yerden devam ettirme şeklinde maalesef siyasi bir oyun olarak niteleyebileceğimiz bir şekilde sürdürmüştür. Bundan sonrasında artık neyin nasıl konuşulacağı ve hangi hedefe varılacağı net olmadan hiçbir şekilde bu masaların kurulmasının bir anlamı yoktur. Çünkü bu masaların neticesinde Rum tarafının yalan söyleme, Avrupa Birliğinin de maalesef bu yalan siyasetine 'Rum tarafı Avrupa Birliği üyesi bir ülkedir' diyerekten mahalle dayanışması altında hiçbir ilkeye dayanmayan bir şekilde destek vermesi şeklinde bir oyun devam ediyor. Ne Türkiye Cumhuriyeti'ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu oyunun herhangi bir şekilde tarafı olmayacaktır. Ama dediğimiz gibi net bir şekilde neyin konuşulacağı ve hangi hedefe varmak üzere konuşulacağı şeklinde bir tutum ortaya çıkarsa o değerlendirilecektir."
"Haksız, hukuksuz ve ahlaksız bir tavır"
Bütün Kıbrıs Adası'na ait gaz kaynaklarının sadece Rum tarafı tarafından gasbedilmesi gibi bir tutuma en güçlü şekilde karşı çıktıklarını ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların ya baştan iki taraf arasında bölüştürülmesi ya da gelirin elde edilmesinin baştan bu şekilde belirlenmesiyle bir mekanizma kurulmasının önemli olduğunu belirttik. Fakat Rum tarafı bir kere daha bu gasp siyasetini sürdürmek, gasp siyasetini daha da geliştirmek için tuttu 'Ben bunların hepsini alırım, bu gelirleri elde ederim, bir gün bir çözüm olursa Türk tarafıyla paylaşırım' gibisinden haksız, hukuksuz ve ahlaksız bir tavır ortaya koydu. Bu da tabii hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından hem de Türkiye Cumhuriyeti tarafından reddedilmiştir, hiçbir zaman da kabul edilmeyecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ve Kıbrıs Türk davasına desteğimizi, bütün kardeşlerimize buradan sevgilerimizi saygılarımızı bir kere daha ifade ediyoruz."
"Haklı mücadelelerine destek vermeye devam edeceğiz"
Ahıska Türkleri'nin içinde bulunduğu şartlar, kültürlerini korumaları ve varlıklarını idame ettirmelerinin parti olarak her zaman gündemlerinde olduğunu dile getiren Çelik, "Acı sürgünün yıl dönümünde bir kere daha hayatını kaybeden canlarımızı rahmetle anıyoruz. Ahıska Türkleri dünyanın her tarafında Türkiye Cumhuriyeti'ne, milletimize gönülden bağlı kardeşlerimizdir. Biz de dünyanın her tarafında ve ülkemiz içerisinde misafir ettiğimiz Ahıska Türkleri ile aynı milletin parçası olmaktan büyük bir sevinç duyduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz. Onların acılarını hiçbir zaman unutmayacağız, haklı mücadelelerine destek vermeye devam edeceğiz." diye konuştu.
Çelik, Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu üyesi olarak görev yapan Dr. Nilüfer Oral'ın bu göreve yeniden seçildiğini belirterek, "Kendisini tebrik ediyoruz, bu görevde dünya barışı için, hukukun egemenliği için hukuk alanındaki geniş bilgi ve tecrübesiyle daha önemli işlere imza atacağına inanıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski adıyla Türk Konseyi Zirvesi yeni adıyla Türk Devletler Teşkilatı Zirvesi'nde yaptığı konuşmasının yeni dönemin vizyon belgesi olarak tarihe geçtiğini söyleyen Çelik, buradaki ana temanın Yeşil Teknolojiler ve Dijital Çağda Akıllı Şehirler olduğunu anımsattı.
Bu temanın dünyaya medeni şehirler armağan etmiş Türk dünyası açısından önemli olduğuna işaret eden Çelik, "Hem bu vizyon belgesinin kabul edilmesi hem de yeni isim geleceğe dönük olarak bir kararlılığı ifade ediyor." dedi.
Zirvenin Yassıada'da yapılmasının da önemli bir mesaj içerdiğini belirten Çelik, geçmişte acıların sembolü olan adanın artık Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak bir iradeye dönüştüğünü, burada Türkiye'nin bütün dünyaya vereceği demokrasi, hukuk, dayanışma, kardeşlik ve yeni vizyon toplantılarının yapılacağını söyledi.
AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım'ın Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Heyeti Başkanı olarak seçildiğini dile getiren Çelik, "Aksakallılar önemli bir danışma organı olarak icra görevi ortaya koyuyor. Bunun bütün devlet başkanlarının onayıyla seçilmesi de son derece önemlidir. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi Türkistan coğrafyasının medeniyetin beşiği olan mirasını gelecek nesillere taşımak, yeni donanımlarla güçlendirmek için yapılan çalışmaları biz de parti olarak desteklemeye ve bunlara katkıda bulunmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Paris'te düzenlenen Uluslararası Libya Konferansı'na değinen Çelik, Libya'da barışın ve istikrarın sağlanmasının Libya halkının iradesi ile olması gerektiğine işaret ederek, "Burada asıl istikrarı bozucu Hafter güçleri gibi birtakım istikrarsızlaştırıcı unsurlara verilen desteğin, çeşitli ülkelerin vekalet savaşlarını bu şekilde yürütmesinin Libya'ya verilmiş en büyük zarar olduğunu ifade ediyoruz. Bu zirveye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin davet edilmesi de bir yanlıştır. Yunanistan'ın, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Libya meselesi ile ne ilgisi vardır? Hangi tarafındalar işin, buraya davet ediliyor?" diye konuştu.
Avrupa Birliğinin (AB) müdahil olduğu bu zirvelerin giderek kalitesinin düştüğünü söyleyen Çelik, bu zirvelerin organizasyonunun başka iç politika sahipleri ile yapılmaya çalışıldığını ve birtakım mahalle dayanışmasını öne çıkartmak için ana temalarının bu şekilde zehirlendiğini gördüklerini dile getirdi.
Çelik, zirveye ilişkin yaptığı değerlendirmelere şöyle devam etti:
"Bu zirvede, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un 'Türkiye ve Rusya'nın Libya'dan askerlerini çekmesi' şeklindeki çağrısı, doğrusunu söylemek gerekirse, Türkiye açısından bu cümlenin bu şekilde ifade edilmesi bir skandaldır. Türkiye orada bir paramiliter güç olarak bulunmuyor, Türkiye orada fiili bir militan güç olarak da bulunmuyor. Birleşmiş Milletlerin tanıdığı meşru hükümetin daveti üzerine eğitim amacıyla orada bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin buradaki varlığını birtakım paramiliter güçler ile eş tutmak, kasıtlı bir yanlıştır. Fakat burada aynı zamanda da Türkiye'nin muhatap kabul ettiği Birleşmiş Milletler tarafından tanınan, meşru ve resmi yönetimin de birileri tarafından meşru ve resmi görülmediği, Hafter'le eşit bir pozisyonda görüldüğü şeklindeki bir yaklaşımın yeniden gündeme sürüldüğünü görüyoruz. Bunun tabii kabul edilmesi mümkün değildir. Türkiye, askeri danışmanlık ve eğitim desteğini Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş resmi ve yasal hükümetin daveti üzerine gerçekleştirmektedir. Yabancı asker statüsü içerisinde Türkiye'nin değerlendirilmesi kasıtlı bir yanlıştır, bir yalan siyasetidir, kasıtlı bir propagandadır."
Ömer Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bütün beyanatlarında Türkiye'yi hedef aldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Hafter güçlerinin yaptığı katliamların, ortaya çıkan toplu mezarların arkasında Fransa'nın desteği olduğu açık bir şekilde ortaya serildi. Aynı şekilde Suriye'de hem DEAŞ'a hem PKK'ya dönük olarak Fransız şirketlerinin Fransız istihbaratıyla bağlantılı olarak bu terör örgütlerine destek verdiği şeklindeki davalar, Fransa yargısına taşındı ama buna rağmen Sayın Macron bütün bunlarla uğraşacağına bütün bir Fransız dış politikasını Türkiye karşıtlığına indirgemek gibi bir yanlış içerisine giriyor. Türkiye Fransa ilişkileri köklü ilişkilerdir. Türkiye Fransa arasında bir dış politikada birbirinin rakibi olmak gibi bir tutumu desteklemek yanlıştır."
Fransız yayın organlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika'ya ziyaretlerine ilişkin, "Erdoğan'ın Afrika'da ne işi var?" şeklinde rekabet üretilmeye çalışıldığını ifade eden Çelik, "Afrika'yı tapulu mülkü gören, Cumhurbaşkanımızın oraya eşitlik temelinde, eşit ortaklık temelinde gitmesini kendisi için tehdit gören bir zihniyet, baştan aşağı yanlış bir zihniyettir." dedi.
5,1 milyon fidan toprakla buluştu
Ömer Çelik, yanan ormanlık alanların ağaçlandırılması ile ilgili de değerlendirme yaptı. Milli Ağaçlandırma Günü etkinliğinde salgın şartlarını dikkate alarak 81 ilde yaklaşık 1000 lokasyonda, yaklaşık 700 bin vatandaşın katılımıyla 5,1 milyon fidanın bir günde dikildiğini aktaran Çelik, orman alanlarının ihyası çerçevesindeki gündemi takibi sürdüreceklerini söyledi.
Gençleri festivale davet
Çelik, AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığınca 16-21 Kasım'da Başkent Millet Bahçesi'nde gençlere yönelik gençlik ve yerel yönetimler temasıyla düzenlenecek festivale ilişkin de bilgiler verdi.
Festivalin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla açılacağını belirten Çelik, festivalde 21 Kasım Pazar gününe kadar yüzlerce etkinlik yapılacağını anlattı.
AK Partili belediyelerin toplumun her kesimini ilgilendiren faaliyetlerinin sergileneceğini aktaran Çelik, yarın başlayacak festivale Türkiye'nin her tarafındaki gençleri beklediklerini vurguladı.
"Kuşkusuz herkes bir anda görüşünü değiştirecek diye bir şey yok"
Ömer Çelik, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu kabulüne ve daha sonrasında Karamollaoğlu'nun açıklamalarına ilişkin soru üzerine Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pozitif katkı sağlayacak şekilde, yapıcı eleştiriler çerçevesinde çeşitli kesimler ile buluştuğunu belirterek, "Karamollaoğlu ile buluşması da saatler süren, son derece iyi geçmiş bir buluşma olarak yansıdı." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Karamollaoğlu ile çok eskiden tanıştığını aktaran Çelik, şunları kaydetti:
"Aralarında köklü bir hukuk var. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımızın Saadet Partisi'nde siyaset yapan çok değer verdiği kimseler var. Partimizde arkadaşlarımızın Saadet Partisi'nde çok yakın arkadaşları var, geçmişte siyaset yaptıkları. Dolayısıyla bu istişareler, bu buluşmalar bu açıdan her zaman faydalıdır. Kuşkusuz herkes bir anda görüşünü değiştirecek diye bir şey yok. Sayın Karamollaoğlu da katıldığı yerleri, katılmadığı yerleri ifade etti. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız da kendisinin eleştirilerine karşı cevaplarını ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanımız, ekonomiden dış politikaya kadar kapsamlı bir şekilde kendi siyasi pozisyonunu, partimizin, hükümetin siyasi pozisyonunu net bir şekilde paylaşan bir lider zaten ve hem kıdemi hem tecrübesi açısından da gündemdeki dosyaların en ince ayrıntılarına kadar hakim. Dolayısıyla bu istişareler, bu buluşmalar her zaman faydalıdır, her zaman verimlidir diye değerlendiriyoruz."