Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Cem Coşkun Avcı, özellikle sporcularda sıkça görülen omuz çıkıklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Avcı, omuz ekleminin bulunduğu boşluğu terk etmesine omuz çıkığı adı verildiğini belirterek, “Günlük hayatta en çok kullandığımız eklem, omuz eklemidir. Bu nedenle omuzu yerinde tutan bağlarla ilgili yırtıklar sonucunda omuz eklemi sıklıkla çıkabilmektedir. Omuz eklemiyle ilgili yapısal anomaliler ya da bağların aşırı esnek olması gibi durumlar doğuştan ya da genetik yatkınlık oluşturan faktörlerdir. Ama esasen tekrarlayan omuz çıkığının en önemli nedeni; omuz çıkığının erken yaşlarda geçirilmesi ve bu bağların tam olarak iyileşememesidir. Bir diğer faktör olarak da yapılan sporlar, fiziksel aktiviteler omuz çıkığının tekrarlamasına zemin hazırlayabilir. Özellikle 20 yaşlarında bir çıkık geçiriliyorsa ve futbol, basketbol, voleybol gibi yarışmalı sporlarla da kişi ilgileniyorsa omuz çıkığının tekrarlama ihtimali oldukça yüksektir” dedi.
“2 durumla ortaya çıkabilir”
Özellikle ağır fiziksel aktiviteye dayanan işlerde çalışanlarda omuz çıkığının daha çok görüldüğüne işaret eden Doç. Dr. Avcı, şöyle devam etti: “Daha çok ağır fiziksel aktivitelerle veya ağır sporlarla ilgilenen erkekler olduğu için omuz çıkığı daha çok erkeklerde görülüyor. Omuz çıkığında 2 durum söz konusudur. Birincisi dışarıdan da açıkça belli olan çıkıklardır. Major dislokasyon durumunda çok şiddetli bir ağrı ve aynı zamanda omuz ekleminin çıktığı bölgede deformite oluşuyor. Apolet dediğimiz durumda hasta dirseğini eliyle destekleyerek omzundaki ağrıyı ve şekil bozukluğunu azaltmaya çalışıyor. Bu durumun dışardan anlaşılmaması mümkün değil. İkincisi ise çok anlaşılamayan, kendini ağrı olarak belli eden instabilite dediğimiz durumdur. Omuz eklemi boşluğu tam olarak terk etmiyor, halk tabiriyle çıkayazmak denilen durum ortaya çıkıyor. Omzun normal hareket arkının dışına çıkmasına biz omuz instabilitesi diyoruz. Bu da geçirilmiş omuz çıkıklarında ya da başka bir takım zemin hazırlayıcı faktörlerin sonucunda ortaya çıkıyor. Belirtileri tam bir omzun yerinden ayrılması değil de ağrı ya da belli hareketleri yapamama olarak çıkıyor.”
“Tekrarlayan çıkıkta erken yaş bir risk faktörüdür”
Doç. Dr. Cem Coşkun Avcı, omuz çıkığı tedavisinde paradoks bir ilişki bulunduğunu belirterek, “Klasik bilgilerimiz ileri yaşlarda her türlü kırık ve çıkığın daha zor iyileşebileceği şeklindedir. Ancak tekrarlayan omuz çıkığında bunun tersi bir durum var. Eğer ilk omuz çıkığını erken yaşta geçiriyorsak, özellikle 20'li yaşlar veya 20 yaş altında, tekrarlama riski yüzde 90'lara dayanıyor. Çünkü ilk çıkık erken yaşta geçiriliyorsa burada bağların iyileşme ihtimali daha düşüktür, tekrarlama riski de daha yüksektir. İleri yaşlarda özellikle 35 yaşından sonra geçirilen çıkıklarda bu sefer tekrarlama ihtimali düşüktür. Ama bu sefer omuz çıkığına bağlı bir takım sekerler veya devam eden rahatsızlıklar olma ihtimali daha yüksek. Mesela 40 yaş üstünde özellikle omuz kaslarıyla ilgili çıkıkla beraber yırtıklar veya omuz kemiğiyle ilgili kırıklarda oluşabiliyor. Haliyle iyileşme süreçleri daha uzun olabiliyor. Kısaca tekrarlayan omuz çıkığında erken yaş bir risk faktörüyken, ileri yaşta ise omuz çıkığına bağlı sekerler için hareket kısıtlılığı ve ağrı bir risk faktörü oluyor” dedi.
“Cerrahideki amaç hastayı eski haline döndürebilmek”
Tedavide tek bir kriterin söz konusu olmadığına değinen Doç. Dr. Avcı, “Öncelikle hastayı değerlendirirken röntgen sonuçlarını, muayenesini, yaşını, yaptığı sporu ve fiziksel aktivite düzeyini göz önünde bulundurarak bir puanlama sistemi oluşturuyoruz. Buna göre yüksek ihtimalle tekrarlayacaksa ilk çıkıkta dahi cerrahi müdahale yapılabilir. Özellikle 20 yaşın altındaysa, amatör veya profesyonel sporla ilgileniyorsa ilk çıkıkta dahi cerrahi işleme başvurabiliriz. Genel konsepte baktığımızda bir omuz çıkığı tekrarlıyorsa, artık omuz stabil değilse cerrahi müdahale mutlaka gerekli hale geliyor. Ancak hasta 20'li yaşlarda değilse, sporcu değilse, risk faktörü bulunmuyorsa ilk omuz çıkığında o zaman omzu yerine oturttuktan sonra kol askısıyla 2 haftalık bir istirahatle ve ardından gelen rehabilitasyon süreciyle aktif hayatına döndürüyoruz. Günümüzde cerrahi müdahalenin tamamına yakınını kapalı yöntemlerle yapıyoruz. Bunun avantajı ağrının az oluşu, şişlik ve ameliyata bağlı problemlerin en az düzeye indirgenmesi oluyor. Dolayısıyla ameliyat sonrası aynı gün veya bir gün sonra hastayı taburcu edebiliyoruz. Normalde omuz ameliyatından sonraki 3 aylık süreçte omuz bağları iyileştiği zaman bizim amacımız kişiyi eski aktivite düzeyine ulaştırmaktır. Bir işlem başarılı yapılmışsa hasta günlük aktivitesine dönebilir. Buradaki amacımız hasta spor yapıyorsa spora döndürmek, ağır bir iş yapıyorsa ağır işe döndürmektir. Başarılı bir omuz cerrahisi sonrası kişi tekrar eski aktivitesine dönmelidir” şeklinde konuştu.